Acı tablo "11 ayda en az 430 kadın öldürüldü"

TAKİP ET

Hem dünyada hem de Türkiye'de her yıl binlerce kadın yaşamını yitiriyor. Her sabah yeni bir cinayet haberine uyanıyoruz. Özellikle son yıllarda artış gösteren şiddet ve taciz olayları sosyal medyanın da etkisiyle geniş kitlelere yayılıyor.

Hande Turan- Ege’ye Bakış/ Hem dünyada hem de Türkiye’de her yıl binlerce kadın yaşamını yitiriyor. Her sabah yeni bir cinayet haberine uyanıyoruz. Özellikle son yıllarda artış gösteren şiddet ve taciz olayları sosyal medyanın da etkisiyle geniş kitlelere yayılıyor. Sosyal medya ile birlikte şiddet ve taciz olaylarında gereken cezaların verilmesi için kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Hukukun yetersiz görüldüğü durumlarda, öldürülen ya da tecavüze uğrayan kadınlar için protestolar düzenleniyor, yürüyüşler yapılıyor. Ancak maalesef kadın cinayetleri hala devam ediyor. Münevver Karabulut, Özgecan Arslan, Ayşe Paşalı, Şule Çet, Leyla Aldemir, Hatice Kavak ve niceleri…
Türkiye’de kadın cinayetleri gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Artan kadın cinayetlerine tepkiler artarken bir önlem alınamaması insanları isyan ettirdi. İzmir’de artan kadın cinayetlerini ve bunu önleyebilmek adına ne gibi çalışmalar yapılacağı konusunda İzmir Büyükşehir Belediye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyon Başkanı Nilay Kökkılınç’ın görüşlerini aldık..
 
kadincinayetlerinidurduracagiz.net’in son verilerine göre..
 
Ekim Ayında 36 Kadın Cinayeti
Bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 8’i şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 17 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 5’i ekonomik bahaneyle, 6’sı boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, telefona cevap vermemesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe;  adil yargılama yapılmayıp, şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
 
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Ekim ayında öldürülen 36 kadının 14’ünün kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemedi, 8’i evli oldukları erkek, 6’sı birlikte olduğu erkek, 4’ü tanıdık veya akraba,  2’si baba, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek ve 1 kadın da kardeşi tarafından öldürülmüştür.
Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü
13’ü ateşli silahlarla, 6’sı kesici aletle, 3’ü boğularak, 2’si yakılarak, 1’i darp edilerek, 1’i yüksek bir yerden düşerek, 1’i kimyasal madde, 1’i de sert bir cisimle vurularak öldürüldü. Ve ne yazık ki 8’inin nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir.
Kadınlar çoğunlukla evlerinde öldürüldü
Kadınların 22’si evinde, 1’i arabada, 2’si iş yerinde, 1’i de sokak ortasında öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 1’i arazide, 1’i bahçede, 1’i denizde, 1’i mesirelik alanda, 1’i nehirde, 1’i otelde cansız bedenleri bulundu. 4 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.
Kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor
Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 5’i bir işyerinde çalışıyor, 2’si çalışmıyor ve 29 kadının çalışma durumu bilinememektedir.
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kasım ayında en az 39 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kasım ayında yaşanan kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre, kasım ayında 30 günde erkekler tarafından en az 39 kadın öldürüldü. Kasım ayı ile birlikte Türkiye’de 2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
Raporda bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 11’inin şüpheli ölüm olarak kaydedildiği, 19 kadının hangi gerekçe ile öldürüldüğünün tespit edilemediği, 4’ünün ekonomik bahaneyle, 5’inin boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, arkadaşlık isteğini reddetmesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldüğü dile getirildi.
Kadınların en çok ateşli silahlarla öldürüldüğüne dikkat çekilen raporda, kadınların ölümüne ilişkin olarak, “8 kesici aletle, 5’i darp edilerek, 3’ü kimyasal madde ile, 3’ü yüksekten düşerek, 1’i boğularak ve 1’i de hem kimyasal madde ve yüksekten düşerek öldürüldü. Ve ne yazık ki 5’inin nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir” denildi.
 
‘Kadınlar yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor’
Raporun devamında kasım ayında katledilen 39 kadının 11’inin kim ve ya kimler tarafından öldürüldüğü tespit edilemediğine dikkat çekilerek, “11’i evli oldukları erkek, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 4’i babası, 3’ü akraba/tanıdık, 2’si oğlu, 1’i kardeşi, 4’ü birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü” ifadelerine yer verildi.
Kasım ayında kadınların en çok öldürüldüğü kentlerinden başında İstanbul, Antalya ve İzmir’in geldiğinin belirtildiği raporda, kadınlardan 30’unun kendi evinde öldürüldüğü belirtildi.
 
Peki İzmir’de öldürülen kadınlar..
 
Son zamanlarda artan kadın cinayetleri, tecavüzler ve kadına karşı şiddet olaylarını CHP grup sözcüsü ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanlığını yürüten Nilay Kökkılınç Ege’ye Bakış’a konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Nilay Kökkılınç, çalışma alanı olarak sadece kadına karşı şiddet noktasından ibaret olmadığını ancak  uluslararası ve birleşmiş milletlerin desteklediği toplumsal cinsiyet eşitliği projelerinde kadına karşı şiddet konusunun en başta geldiğinin altını çizdi. Kadına karşı şiddetin gündemlerindeki en önemli konulardan bir tanesi olduğunu söyleyen Kökkılınç,  ‘’Belediye başkanımız Tunç Soyer bu konuda çok duyarlı bir insan. 10 civarında komisyonumuz mevcut. Sayın Soyer bu komisyonların içinde en değer verdiği komisyonunun Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu olduğunu söyledi, sizin rehberliğinizde yürüyelim ve kadınla r için ne yapılması gerekiyorsa hep birlikte tüm imkanlarımızla yapalım diyen bir başkanımız var ’’ diye konuştu.
 
‘’İzmir kadınları güçlü ve dirençliler’’
İzmir büyükşehir belediyesinin  bakanlıkla beraber işbirliği içerisinde yürütmekte olduğu bir sığınma evinin olduğunu söyleyen Kökkılıç,  ikinci sığınma evinin müjdesini verdi. Belediyenin 2020 yılında tamamlanmış iki sığınma evi olacağını dile getiren Kökkılınç, ‘’Bakanlığın da 4 sığınma evi daha var. Dolayısıyla İzmirde toplum 6 sığınma evi olacakç 4,5-5 milyonluk bir kentte sayının daha da arttırılması gerekiyor. Çünkü İzmir, Türkiye’de kadınların daha özgür yaşayabildiği, ekonomik bağımsızlığını kazanabildiği bazı baskılara direnç gösterebilen kadınların yaşadığı bir şehir. Bu nedenle kadına karşı şiddet vakalarının da çok görüldüğü bir şehir İzmir.
 
Türkiye’de ilk.. ‘’Geçici Kadın Konuk Evleri Projesi’’
Evden ayrılmak isteyen özel hayatında yolunda gitmeyen bazı şeyler yaşayan kadınlara yönelik çalışmalarının olduğunu söyleyen Nilay Kökkılınç, ‘’Çoğu zaman ailesine, arkadaşlarına ya da akrabalarına sığınıyorlar. Bu noktada bir gizlilik esas olmadığı için karşı taraftan gelecek herhangi bir düşmanca hareket birden fazla insanı etkiliyor. En başta çocuklar, ailenin geri kalan üyeleri ve kadın çoklu bir şiddet vakasına bürünebiliyor. Bu nokta da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üzerinde çalıştığı bir projesi var. Sığınma evinde kalma ya da adli vaka haline gelmemiş fakat evinden ayrılmaya ihtiyaç duyan, huzursuzluk yaşayan kadınlar için geçici bir süre barınabilecekleri evler yapmak istiyoruz. Bu konuda sivil toplum örgütleriyle beraber çalışmak  ve belediyeye ait bazı taşınmazları bu noktada değerlendirmek istiyoruz. Türkiye’de ilk olacak bu projenin örnek teşkil edeceğine inanıyorum.  2020 yılında bu projeyi hayata geçirmiş olacağımızı umuyorum. ‘’ diye konuştu.
 
‘’Meslek fabrikalarını 30 ilçeye de yaymak istiyoruz’’
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin okul aile birlikleriyle ve belli sivil toplum örgütleriyle iş birliği yaparak toplumsal cinsiyet eşitliği temalı eğitimler verdiğini söyleyen Kökkılınç, ‘’Büyükşehir belediyesinin yaklaşık 30 bin çalışanı var dolayısıyla kurumsal eğitimler de belediye tarafından veriliyor. Bunun dışında semt merkezlerinde kadınlara yönelik fakat erkeklerinde hizmet alabildiği birimlerde de eğitimler veriliyor. Bu eğitimlerde öfke kontrolü, meslek edindirme, hobi kazandırma ve yaşanan sorunlara karşı bilinçlenme yani kriz yönetimi de diyebiliriz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, yabancı dilden teknik eğitime kadar her alanda eğitimler veren  meslek edindirme fabrikaları mevcut. Burada ilgi alanınıza göre meslek sahibi olabiliyorsunuz ve bu alanda iş edinebilme imkanı da bulabiliyorsunuz. Bu fabrikaları 30 ilçeye de yaymak istiyoruz.
 
‘’Kooperatifler kadınlar için ekmek kapısı’’
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Nilay Kökkılınç, kooperatifçiliğe çok önem verdiklerini vurgularken Tunç Soyer’in her alanda kooperatifleşmek için büyük destekçileri olduğunun altını çizdi. Tarımdan tekstile her alanda kooperatifçileşmekten bahsettiklerini söyleyen Kökkılıç, ‘’ Kooperatifler bu yönüyle  Kadınlar için çok önemli bir kazanç kaynağı, ekmek kapısı ve örgütlenmek demek’’ diye konuştu.
 
‘’Sivil Toplum Örgütleri, İzmir Barosu ve İnşaat Mühendisleri Odası ile işbirliği içindeyiz..’’
Göreve geldiklerinden  itibaren pek çok sivil toplum örgütü ile görüştüklerini ve komisyonda misafir ettiklerini, karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunarak  önerilerini aldıklarını söyleyen Kökkılınç, ‘’ İzmir barosuyla iş birliği protokoli imzaladık, kadın danışma merkezlerimizde ve sığınma evlerimizde ücretsiz avukat hizmeti verecekler, biz de onlara gerekli donanımı sağlayacağız. Beyaz baretliler adı altında genç kadın mühendislerle ilgili İnşaat Mühendisleri odasıyla bir protokol imzaladık.  Genç kadın mühendisler de meslek fabrikasında kendi meslekleriyle ilgili uygulamalı eğitim alacaklar yine belediyenin inşaat şantiyelerinden faydalanabilecekler. Türk Üniversiteler Derneği o genç kadınlara burs verecek ve İnşaat Mühendisleri Odası’da tüm bunları organize edecek şekilde üçlü protokol imzaladık.’’ Diye konuştu.
 
 ‘’Şiddetle mücadele en önemli nokta kendi kendine yetebilen insanlar yetiştirmek’’
Toplumca saygı, empati ve düşünebilen insanlar yetiştirmenin önemine vurgu yapan Kökkılınç, ‘’ Hiç tanımadıgınız insanlarla bıle iletişim kurabilmemiz gerekiyor bunu iyilik adına yapmalıyız, küçücük bir davranış toplumu dönüştürmek için yeterli olabiliyor.  Şiddet uygulayan insanlar zayıf ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlardır. Spor yapabilen, kitap okuyan, müzik dinleyen, üreten, kendi kendine yetebilen ve karşısındakinin iradesine saygı duyabilen nesiller yetiştirmemiz gerekiyor. Bizim sağlıklı iletişim yollarını öğrenmemiz lazım. Ancak temelde bu sorunları çözerek şiddetle mücadele edebiliriz. Ekonomi, eğitim ve sporla, müzikle ve kültür sanatla bütünleşmiş bir yaşam tarzını içselleştirmemiz gerekiyor.’’ dedi.
 
‘’Devletin daha aktif, koruyucu ve sahiplenici olması gerekiyor’’
Boşanmaya bağlı şiddet vakalarında nafaka konusunda devletin üstüne düşen görevlerin ve yapılması gerekenleri dile getiren Kökkılınç, nafakadan dolayı hapis cezaları, çocuklarla ilgili kişisel iletişim ve velayet paylaşımlarında devletin daha aktif, koruyuucu ve sahiplenici olması gerektiğini söyledi. ‘’Erkek nafaka ödemek istemiyor, kadının ihtiyacı var. Nafakayı ödeyemeyince hapise giriyor. Hapise giren erkek bileniyor ve şiddet kaçınılmaz oluyor. Devlet bu boşluğu tamamlamalı, nafakayı vermeli, barınmayı sağlamalı. Erkeğin bunu karşılayabilecek durumu yoksa  sosyal sorumluluk projeleriyle  ve çalışma yoluyla telafi edilebilir. Bazı ekonomik karşılıkları devletin üstlenmesi gerekiyor. Bu noktada daha aktif ve daha korumacı bir tutum sergilemeli.’’ diye konuştu.

kadın cinayetleri