Bakırçay Üniversitesi'ndeki kadro ilanına CHP'den ilk tepki! CHP'li Bakan: 'Kayıp ilanı veriyormuş gibi…'
Bugün ülke gündemine taşıdığımız 'Bakırçay Üniversitesi için 'Deprem Bahane, kadro şahane' haberine ilişkin CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'dan açıklama geldi. CHP'li Bakan, 'Üniversiteleri de 'bilgi üretim' merkezi haline getirmek için değil, iş bulma kurumu haline getirmek için uğraşırsanız, adeta kayıp ilanı veriyormuş gibi ilgili kişiyi tanımlamak zorunda kalırsınız' dedi.
İZMİR GÜNDEMİ/ Bugün ülke gündemine taşıdığımız Bakırçay Üniversitesi’nde ilana çıkılan adrese teslim kadro ilanına ilişkin CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, gazetemize açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz Temmuz ayında açılan kadronun oluşan kamuoyu baskısıyla iptal edilmesinin ardından, YÖK’ün ilkelerine karşı olduğu belirtilerek üniversite yönetimi tarafından iptal edilmişti. Aradan geçen 5 aylık zamanın ardından 4 Kasım 2020 tarihinde yeniden kadro ilanı açıldı. Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Ana Bilim Dalı tarafından Dr. Öğretim Üyesi alımı için ‘Doktorasını Türkiye Cumhuriyeti Tarihi üzerine yapmış olmak, çok partili dönem sonrası siyaset ve darbeler ile ilgili çalışmaları bulunmak’ şartları istendi. Yapılan adrese teslim kadro ilanıyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Gerçek anlamı ve işleyişiyle demokrasi, adalet ve özgürlük olmayan ülkelerde, bilim geri planda kalır çünkü bilim, öncelikle özgürlük ve özerklik gerektirir, bunlar yoksa bilimsel üretim mümkün olmaz. Ülkede her kurumu payanda ettiğiniz gibi, bilimin merkezi üniversiteleri de “bilgi üretim” merkezi haline getirmek için değil, iş bulma kurumu haline getirmek için uğraşırsanız, adeta kayıp ilanı veriyormuş gibi ilgili kişiyi tanımlamak zorunda kalırsınız. Bunun birçok örneğini gördük, görmeye de devam ediyoruz” dedi.
‘ENTELEKTÜEL ÇÖLLEŞME’
Entelektüel çölleşme kavramıyla yapılan atamayı değerlendiren CHP’li Bakan, üniversitelerin şu anki durumuna değinerek şunları söyledi: “Oysa ki objektif, bilimsel, öğretim becerilerini de dahil eden kriterlerle, şartları taşıyan herkesin başvurabileceği daha rekabetçi ilan açmak gerekiyor. Eğitim verecek insanların seçiminde hassas olunmazsa eğitim alacak insanlara da haksızlık edilecektir. Bununla birlikte adrese teslim ilan olması nedeniyle, akademisyen olmak isteyen insanlar heveslerini, heyecanlarını kaybederek, yurtdışına gitmek istemelerine neden olmaktadır. Türkiye yetişen yüksek eğitimli, zeki gençlerinin büyük bölümünü kaybetmektedir. Beyin göçü veren ülkelerde “entelektüel çölleşme” olduğu ve o ülkeyi yoksulluğa ittiği bir gerçektir. Kimi ülkeler beyin göçü çekerken, ülkemizin ciddi oranda beyin göçü vermesi asıl “beka sorunu” değil midir? Ülke yönetimi bir tercih meselesidir, birileri kadro sahibi, iş sahibi olsun diye, liyakatli bilim insanlarının dışarıda kalmasını tercih ederseniz ülkeye en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Dünyadaki saygın üniversitelerin bugün bu seviyede olmasının sebebi; bu üniversitelerin siyasi veya kişisel etkilere kapalı temel kriterleri kendi içlerinde barındırması ve sadece bilim üretmeye odaklanmasıdır. Yapılan çalışmalar, kişinin akademik niteliğinin ve donanımın, kurumsal niteliği de değerli hale getirdiğini ortaya koymuştur.”
İLK 200’DE TÜRKİYE’DEN ÜNİVERSİTE YOK!
Türkiye’deki üniversitelerin dünya sıralamalarındaki yerlerine değinen CHP’li Bakan, “Türkiye’deki üniversiteler dünya üniversite sıralamalarında geriye gitmeye başlamıştır. 2011 yılında 2 üniversitemiz ilk 200’deyken bugün ilk 200’de tek bir üniversitemiz bulunmamaktadır. Bazı sıralamalarda ilk 500’de dahi üniversitemiz bulunmamaktadır. Bugün, 196 rektör arasında uluslararası yayını olmayan rektör sayısı 68, yayınlarına hiç atıf yapılmayan rektör sayısı ise 71`dir” diye konuştu.
Bakan, “Liyakati, düşünce özgürlüğünü, üniversitelerde bilimsel özerkliği sağlamadan, eğitim seviyesini artırmadan ve hepsinden önemlisi adaleti yeniden tesis etmeden Türkiye’nin istediği yere gelmesi mümkün değildir” diyerek sözlerini noktaladı.