Başkan Soyer: 'Her değişim cesaret ister!'

TAKİP ET

İzmir Büyükşehir Meclisi'nde 2022 yılı faaliyet raporu görüşmelerinde konuşan  Başkan Soyer, "Mayıs'tan sonra İzmir için İzmir'in hakkını alacağız.  İzmir'e çok görülen ne varsa hepsini bu şehre kazandıracağız' dedi. 

NUR DAYI/İZMİR GÜNDEMİ– İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Nisan ayı olağan meclis toplantısının üçüncü oturumunda 2022 yılı faaliyet raporları görüşüldü. 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.

GEZEGEN İNSANLIĞI HİÇBİR BAHANENİN ARKASINA SIĞINMADAN DEĞİŞMEYE ÇAĞIRIYOR
Sözlerine bazı kavramlar üzerinden başlayan Başkan Soyer, “Geçtiğimiz yıl 2021 yılı Faaliyet Raporu’nu Meclisimize sunarken bazı önemli kavramlara değinmiştim: Cesaret ve uyum… 2022 yılında ve 2023’ün hemen başında yaşadıklarımız bu iki değere her zamankinden de fazla ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Yaşadığımız çağda cesur olmak zorundayız. Çünkü üzerinde yaşadığımız hasta gezegen insanlığı hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan değişmeye çağırıyor.  6 Şubat’ta sabaha karşı yıkılan şehirlerimiz bizi yeniliğe davet ediyor.  Gençlerimizin artık hayal kurmaktan yoksun olması, hepimizi açık bir şekilde değişmeye davet ediyor. Dünyanın en bereketli ülkelerinden birinin, ülkemizin, ekonomik çöküşe doğru sürüklenmesi bizi topyekün bir değişime çağırıyor. Ve biliyoruz ki, her değişim cesaret ister. Biz de o cesareti bulup yaşatmak zorundayız. Bizler, uyumun gücüne tüm kalbimizle inanıyoruz. Çünkü yaşamı ancak çokluk içinde birlikle var edebiliriz.  Asırlardır bu şehirde geleceği inşa etmek ve zor günlerde hayata tutunabilmek için aramızdaki farklardan güç alıyoruz. Bizi birleştiren sebeplerin ayıranlardan daha güçlü olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.


“KAVGAMIZ, SADECE HIRSIZ VE HARAMİ ÇETELERİYLE OLDU”
İzmir’in her zaman daha iyisini hak ettiğini belirten Soyer, “İnanın bana… İzmir ve tüm Türkiye, bugün olduğundan çok daha iyisini hak ediyor. Fakat bunun için her şeyden önce siyasetin dilinin değişmesi lazım. Kutuplaştıran, ötekileştiren ve aynı ülkenin insanlarını birbirine düşman eden bu dil, birlikte mücadele etmemiz gereken en büyük düşmanımızdır. Bu düşmanı çok iyi bilelim, iyi görelim. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak kendini meşru ilan eden bu üslup, biliyoruz ki belirli bir zümrenin kendi gücünü büyütme çabasından başka bir şey değil. İşte bu yüzden, İzmir’de dört yıldır bir yandan icraatlarımızı yürütüyor, diğer yandan bu vahşi siyasetle mücadele ediyoruz. Bugüne kadar sığ siyasetin bize, gençlerimize, çocuklarımıza ve şehrimize bunu yapmasına asla izin vermedik. Bundan sonra da vermeyeceğiz. Kavgamız, sadece hırsız ve harami çeteleriyle oldu. Bundan sonra da o kavgaya devam edeceğiz. 2022 yılı, İzmir’in kurtuluşundan Cumhuriyetimizin kuruluşuna uzanan tarihi bir dönüm noktasıydı. Yalın ayak ölüme koşan, o çetelerle savaşta canını bu vatan için feda eden kahramanlarımızın anısını yaşatmak için dört yüz kilometrelik Zafer ve Anma Yürüyüşü’müzü  24 Ağustos akşamı Afyon Dereçine’den başlattık. Kafilemizin 14 gün süren yürüyüşü 9 Eylül’de Cumhuriyet Meydanını’nda son buldu. O gün, İzmir’in kurtuluşunun yüzüncü yılını tarihimizin en görkemli buluşmasıyla kutladık. 9 Eylül 2022’de milyonlarcaydık. Sokaklara sığmadık, meydanlar bizi almadı. Sadece İzmir değil, tüm Türkiye ve dünyada vatandaşlarımız hasret kaldığı o muhteşem duyguyu yaşadı: Birlik ve beraberlik… O akşam, İzmir’deki siyasetimizin omurgası olan dostluğu ve kardeşliği ülkecek kana kana içtik. Dilerim bu değerlere bir daha asla bu kadar susamayız. Kurtuluşun miladı 9 Eylül’le başlayan yüzüncü yıl projelerimizi, kuruluşun yüzüncü yılı 2023’e uzanan bir çok çalışmayla devam ettirdik. 2022’nin Ağustos ayında başlayan ve Mart 2023’te sonlanan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi maratonu bu çalışmaların başında geliyor. Tıpkı 9 Eylül’de olduğu gibi, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yaraşır bir buluşmayı tarihe not düştük” ifadelerini kullandı.


“BU HEDEFE ULAŞMANIN KAPSAMLI BİR YOL HARİTASINI ORTAYA KOYMUŞTUK”
Büyük hayalleri olduğunu belirten Soyer, “Dört yıl önceki seçim kampanyamızdan bu yana şehrimiz için büyük bir hayalimiz var… İzmir’in refahını büyütmek ve onun adil paylaşımını sağlamak. Eylül 2019’da Meclisimiz’den oy birliği ile geçen 2020-2024 stratejik planımızda bu hedefe ulaşmanın kapsamlı bir yol haritasını ortaya koymuştuk. Bu plan, bir yandan Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle yüzde yüz uyumlu olduğu için İzmir’i dünyayla bütünleştiriyor, diğer yandan İzmir’in yerel önceliklerine dair çözümler üretiyor. Üçüncü uygulama yılını tamamladığımız stratejik planımızın odağında, koşullar ne olursa olsun bir şeyleri dönüştürmenin ‘mümkün’ olduğu inancı  yatıyor. 7 stratejik amaç ve 27 hedeften oluşan bu planı Meclisimiz’in onayladığı günde, elbette şunların olacağını henüz bilmiyorduk… 30 Ekim İzmir depremi…  Şehrimiz tarihinin en büyük orman yangını, seller ve tsunami… Modern zamanların ilk ve tek pandemisi… Doların dört kat artarak 5-6 liradan, 20 liralara yükseleceği… Ülkemizin, Cumhuriyetin yüzüncü yılında büyük bir ekonomik enkazın altında kalacağı… Tüm bunları birlikte yaşadık ve ülkece büyük dersler çıkardık. Cesaretin ve uyumun ne kadar değerli olduğunu da işte bu zor günlerde göğüs göğüse mücadele ederken daha da iyi öğrendik. Mazeret üretmedik, engelleniyoruz gerekçesinin arkasına sığınmadık. Yorulup bir köşede beklemedik. Kaderimize küsmedik. Birlik ve beraberlikten aldığımız güçle her engelin karşısına cesaretle çıktık ve aramızdaki uyumu çoğaltarak her birinin üstesinden geldik. Bu süreçte her ne pahasına olursa olsun asıl hedefimizden, yani İzmir’in refahını büyüterek onun adil paylaşımını sağlamaktan asla vazgeçmedik. Gerekli hallerde faaliyet ve harcama önceliklerimizi yeniden tanımladık. Kriz yönetimine önem veren, esnek bir karar alma sistemi oluşturduk. Yoksulluğun ve açlığın çığ gibi büyüdüğü İzmir sokaklarına sessiz kalamazdık.  Halkımızla paylaştığımız ikramlık ve kahvaltılık sayılarında 2022 hedefimizin üç katına çıktık. Yaptığımız nakdi yardım tutarı hedeflediğimizden yüzde 78 daha fazla gerçekleşti. Refahın adil paylaşımı cümlesinin, yani kentsel adalet anlayışımızın gereği bu kararları almak zorundaydık. Korkunç bir enflasyonist ortam ve yoksulluğun derinleşmesi karşısında sosyal yardım bütçemizi yıldan yıla daha da büyüttük. Bu doğrultuda ilçe belediyelerimizle de omuz omuza çalıştık ve ilçe belediyelerimizin kamulaştırma çalışmaları ve projelerine de yaklaşık 68 milyon liralık maddi destek sağladık.  Bu irademiz, üçüncü yılını tamamladığımız beş yıllık Stratejik Planı’nın içeriği kadar, onu uygulama biçimimiz hakkında da çok değerli ipuçları veriyor. Planımızı uygularken biçimle ilgili esas aldığımız diğer ilkelerimiz ise yatırım projelerine ayırdığımız pay ve bütçe disiplinimiz. 2020 ve 2022 arasında yatırım projelerine ayrılan pay sırasıyla şöyle: 2020’de 42.8, 2021’de 31.9, 2022’de ise 31.6. 2021 ve 2022’de her türlü zorluğa rağmen bu oranları yakaladık. Görev süremiz boyunca İzmir’e kazandırdığımız toplam yatırım bedeli ise 1.8 Milyar Euro, yani bugünkü değerle, 38.6 Milyar TL. Pek çoğunuz biliyorsunuz ama burada bir kere daha ifade edeyim. Bu oranlar, Türkiye’deki pek çok kamu kuruluşu ve belediyenin çok üzerinde. Bunu mümkün kılan tüm İzmir Büyükşehir Belediyesi ekibine sonsuz teşekkür ediyorum. Bütçe disiplini açısından ise iki temel göstergeden bahsetmek istiyorum. Birincisi uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Belediyemize verdiği kredi notu. Fitch’in değerlendirme raporuna göre İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notu göreve geldiğimiz günden bu yana en üst düzeyde, yani AAA” dedi.
“2022 YILINDA AVRUPA DEĞERLERİNİ EN İYİ TEMSİL EDEN ŞEHİR SEÇİLDİK”
“Daha da önemlisi, döviz cinsinden değerlendirdiğimizde tüm bu zor koşullara rağmen borçlarımızı azalttık. 1 Nisan 2019tarihinde görevi devraldığımızda dış borcumuz 649 Milyon Euro tutarındaydı. 31 Mart 2023 tarihi itibarıyla bu miktar 587 Milyon Euro. Son 4 yılda 742 milyonluk satış yapılmış. Bunların bir Çoğu lojman. Yani yapılan yasal düzenlemeler ile satmak zorunda kaldığımız yerler. İzBB bu 828 milyonluk da kamulaştırma yapmışız. Yani sattığımızdan fazlasını almışız. Maliye hazinesi 1,4 milyarlık satış yapmış. Elbette gönül arzu ederdi ki İzmir’de üzerinde “U” harfi olan metro hatları olsun ve Belediyemiz kısıtlı imkanları ile bu borç yüklerinin altına girmesin. Ne yazık ki olmadı. Böylesine büyük yatırımları Belediyemiz imkanlarıyla yapmak zorunda kaldık ve elbette bu görevimizi gururla sürdürüyoruz. Biliyorum ki 14 Mayıs’tan sonra bu durum değişecek ve yüzümüz gülecek. İzmir hak ettiğinin 40’ta birini değil… Tamamını alacak. İzmir hakkını alacak. Özetle, İzmir Büyükşehir Belediyesi ülkemizin içinden geçtiği büyük ekonomik buhrana rağmen bütçe disiplini açısından en saygıdeğer kamu kuruluşlarından biridir. İzmir’in seçilmiş tüm Meclis üyelerinin bu başarıda payı olduğuna hiç şüphem yok ve bu başarımızla ne kadar iftihar etsek az. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu kararlı duruşu Türkiye dışından da görüldü. İzmir, Nisan 2022’de çok değerli bir ödülün, Avrupa Ödülü’nün sahibi oldu. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından 2022 yılında Avrupa değerlerini en iyi temsil eden şehir seçildik. Bu gurur elbette hepimizin, tüm İzmirlilerin” diye konuştu.
SEÇİM VAATLERİMİZ ARASINDA YER ALAN…”
Sözlerine kentte yapılan çalışmalar ile devam eden Başkan Soyer, “Konuşmamın bundan sonraki kısmında 2022 Faaliyet Raporumuz’un içeriğinden bahsetmek, ulaştığımız ve ulaşamadığımız hedefleri kısaca özetlemek istiyorum. İlk değineceğim konu, altyapı stratejik amacımız. Seçim vaatlerimiz arasında yer alan asfaltta rekor hedefimiz doğrultusunda merkez ilçelerin ana arterlerinden en uzak köy yollarına kadar yol yapım, bakım ve yenileme faaliyetlerini sürdürüyoruz. Çalışmalarımız defalarca katlanan maliyet artışlarına rağmen aralıksız devam ediyor. Elinizdeki raporlarda da beyan ettiğimiz üzere, asfalt serim miktarında hedefimiz olan 1 milyon 450 bin tonun altında kalarak 773 bin 612 tonluk serim gerçekleştirdik. Yüzde elli oranındaki bu hedef sapması, neredeyse üç kat artan maliyetlerin kaçınılmaz bir sonucu. Şayet maliyetler bu kadar ani bir şekilde yükselmeseydi, 2022’de asfalt çalışmalarına ayırdığımız kaynakla hedefimizin tam 1.5 misli kadar, yani 2 milyon tondan fazla serim yapacaktık. Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krize rağmen, 2022’de 2021’e göre daha yüksek miktarda asfalt serimi yapmayı başardık. Diğer taraftan sathi kaplama maliyetlerinin görece daha düşük olması nedeniyle arazi yolu kaplama miktarının artırılmasına öncelik verdik. Böylelikle 2022’de arazi yolları için konulan 1 milyon 860 bin metrekare hedefin çok üzerinde, 3 milyon 994 bin 45 metrekare sathi kaplama gerçekleştirdik” dedi.


“EKSİĞİ GİDERMEK İÇİN GEREKLİ TÜM PROJELERİ ÜÇ YIL ÖNCE BAŞLATTIK”
Su yolları üzerinde toplam 5 adet köprü yaptıklarını belirten Soyer, “2022 yılında su yolları üzerinde dört köprü yapmayı planlarken toplam beş köprünün inşaatını tamamladık. Konak ile Bornova arasını 10 dakikaya indirerek kent trafiğini rahatlatacak Buca Onat Tünelindeki çalışmalarımız da 2022 yılında devam etti. Bizim irademiz dışında inanılmaz bir zaman kaybı olmuş Buna rağmen viyadük tamamlandı ve Mayıs ayının ilk haftasında trafiğe açılacağız. Mürselpaşa Altgeçidi yine tavsiye yassından faydalandığı için iptal edildi. 1 milyar 150 milyon liralık bu yatırım Yeşildere EXPO ve Buca Metrosu projeleri için önemli bir kaldıraç olacak. Gerek 30 Ekim İzmir Depremi, gerekse 6 Şubat Depremi gösterdi ki, İzmir’in altyapısı için en temel önceliğimiz bu şehri dirençli hale getirmek. İzmir, faylar üzerinde inşa edilmiş bir şehir. Biz, üzerinde yaşadığımız fayları değiştiremeyeceğimize göre onlarla uyumlu yaşamayı öğrenmek zorundayız. İnsan uygarlığının binlerce yıl içinde edindiği tecrübeler, bilim ve teknoloji pekala buna imkan veriyor. Biz son dört yılda deprem konusunda büyük deneyim kazandık. Zorlu ve acılı bir tatbikatı zorunlu olarak yaşadık. Göreve gelir gelmez, 30 Ekim depreminden de önce, Toplum Sağlığı Dairesi Başkanlığı’nı, İklim Değişikliği ve Çevre Koruma Kontrol Dairesi Başkanlığı’nı ve ardından Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı’nı kurmuştuk. Yapılanmaya yönelik bu adımların ardından, Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projelerini başlattık. Yazık ki İzmir’in fayları ve bina stokları hakkındaki bilimsel veriler bugüne kadar kapsamlı bir şekilde ortaya konmamış. Biz, bu eksiği gidermek için gerekli tüm projeleri üç yıl önce başlattık ve tamamlama noktasına geldik” ifadelerini kullandı.


“YAPILARI DEPREM GÜVENLİĞİNE GÖRE ÖNCELİKLENDİRDİK”
Deprem sonrası kentteki önceliklerinin değiştiğini belirten Soyer, “Şehrimizin depremsellik araştırması ve zemin davranış modelini oluşturmak için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile işbirliği protokolü imzaladık. Bir yandan fayların incelendiği depremsellik araştırmamız sürerken diğer yandan zemin yapısı ile zemin davranış özelliklerini modelleme çalışmalarını da Bornova’dan başlattık. Projemiz doğrultusunda Bayraklı, Bornova ve Konak sınırları içerisinde toplamda, 12 bin hektarlık alanda mikro bölgeleme etüt çalışmaları yürütüyoruz. Bir diğer önemli projemiz, İzmir’in yapı envanteri çalışmaları. İzmir’de attığımız ilk adımlardan biri, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile protokol imzalayarak İzmir’in yapı stokunu çıkarmak oldu. İzmir’deki yapı stokunun yüzde 80’i eski ve nizami değil. İMO işbirliğinde başlattığımız çalışmaya, 30 Ekim İzmir depreminde en fazla hasar alan Bayraklı ilçemizden başladık ve her binanın deprem karnesi çıkarıldı. Bayraklı’da 31 bin 146 yapının kimlik belgesini hazırladık. Yapıları deprem güvenliğine göre önceliklendirdik. Böylece yüksek öncelikli bölgelerimizi  belirleyerek kentsel iyileştirme modellerimizi üretiyoruz. Bornova ilçemizde devam eden çalışmamız kapsamında ise 62 bin yapının incelemesi yoğun biçimde devam ediyor. Hedefimiz Eylül 2023’e kadar Bornova’yı da tamamlayarak toplam 93 bin binayı taramış olmak. Eylül 2023 ve Eylül 2024 arasında ise Konak, Karşıyaka ve Çiğli gibi ilçelerde de çalışarak kent merkezindeki 315 bin binanın incelemesini bitireceğiz. Eski yıllarda yapılan Balçova ve Seferihisar taramalarını ise yenileyeceğiz. Bugüne kadar yapı envanterlerini ilçeler ölçeğinde çıkarıyorduk. Yakın bir zaman önce, İzmir’in hangi ilçesinde olursa olsun başvuran her vatandaşımıza binalarının deprem karnesini çıkarmak için ücretsiz destek olmaya başladık. Bu çalışmalarımız haricinde depreme hazırlık ile ilgili bir başka adım daha attık. Çiğli ilçemizde, Ege Şehir şirketimiz altında Türkiye’nin en kapsamlı yapı ve zemin laboratuvarını kurduk. Kentsel dönüşüm, depreme hazırlık çalışmalarımızın bir diğer başlığı. Türkiye’de örnek bir kentsel dönüşüm modeli uygulayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehrimizdeki riskli konut alanlarını, etaplar halinde güvenli hale getirmeye devam ediyor. Kentsel dönüşüm mevzuatında bildiğiniz gibi pek çok eksiklik var. Tüm bu eksiklik ve yetersizliklerine rağmen üç yıldır icraat üretiyoruz. Yerinde ve yüzde yüz uzlaşı modeliyle yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları İZBETON'un yapım sürecine dâhil edilmesiyle hız kazandı” diye konuştu.


“GÜVENCE ALTINA ALMAK ZORUNDAYIZ”
Dönüşüm alanındaki süreci detaylandıran Soyer, “İzmir’in pek çok yerinde dönüşüm seferberliği başlattık ve sadece iki yıl içinde Ege Mahallesi’nde 494 milyon, Örnekköy’de 1 milyar 200 milyon, Gaziemir’de 400 milyon, Uzundere’de 680 milyon lira olmak üzere yaklaşık 2 milyar 750 milyon lira ihale bedeli olan kentsel dönüşüm çalışmaları yaptık. Uzun yıllardır kentsel dönüşümde yavaşlayan süreci hızlandırmak ve tıkanıklıkları aşmak için belediye şirketimiz İZBETON’u ihale süreçlerine dâhil ettik. İzmirlinin hak ettiği güvenli ve sağlıklı konutlara kavuşmasını sağlamak için altı bölgede 248 hektarlık alanda çalışmalarımıza başladık. Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy’de dönüşüm aynı anda başladı ve devam ediyor. Bugüne kadar 960 bağımsız birimin hak sahiplerine anahtar teslimi yapıldı. 4454 bağımsız birimin yapımı ise devam ediyor. 1307 bağımsız birimin daha yapılması içinse meclis kararı aldık. Kooperatifçilik modelinin depremzedeler için de uygulamaya konduğu Halk Konut projesini başlattık. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerimiz İZBETON ve Ege Şehir ile Bayraklı Belediyesi şirketi Baybel, Halk Konut Projesi’nin paydaşları oldu. Yuvaları yıkılan, evleri yaşanamaz hale gelen depremzede vatandaşlarımız için hayata geçirdiğimiz bu model sayesinde, kooperatif çatısı altında örgütlenen herkese kendi konutlarını yapabilmeleri için güvence sunuyoruz. Dilber Apartmanı ile başlayan Halk Konut çığ gibi büyüdü. Projemize kurulma aşamasındaki 21 kooperatif dahil olduğunda 3000 bağımsız birim ve yaklaşık 150 bin metrekare inşaat alanını kapsamış olacağız. Biz İzmir’de kentsel dönüşümü ‘mekânsal adalet’ ilkesiyle tanımladık. Kentsel yenileme için ortaya koyduğumuz model, Halk Konut olarak adlandırdığımız kooperatif örgütlenmesiyle emsalsiz bir imeceye dönüştü. Rant yok. Bu uğurda hiçbir engelin önümüze çıkmasına izin vermedik ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yatırım bütçesinin yüzde 10’unu önümüzdeki yıl itibarıyla sadece depreme karşı dirençlilik ve kentsel dönüşüm çalışmalarına aktaracağız. Fakat bu yeterli değil. Bir bu kadar yatırımın da merkezi hükümet tarafından yapılmasını bekliyoruz. Çünkü İzmir’in 50 yılda birikmiş sorunlarını yalnızca Belediyemizin bütçesiyle çözmemiz asla mümkün değil. Hükümet eski yapı stoğunun yenilenmesiyle ilgili güçlü teşvik ve destek kaynakları çıkarmak mecburiyetinde. Canımızdan daha önemli ne olabilir?  Her şeyden önce, imar affının önünde anayasal bir engel tesis edilmesini savunuyoruz. Tüm imar ve ruhsatlandırma mevzuatımızı altüst eden bu düzenleme ehliyetine hiçbir hükümetin sahip olmaması gerekiyor. Bu nedenle, milyonlarca insanımızın canını korumak adına şehrin imar planlamasını anayasal güvence altına almak zorundayız. Şehrimizin jeolojik durumuna dair çalışmalar, yerüstüne dair yürüttüğümüz bu programlarla birleştiğinde, İzmir’in meskun alanlarının yeni dağılışı ortaya çıkacak. Bu yeni dağılımın tarifinde, dört ana kırmızı çizgimiz var: Fay hatları, yumuşak zeminli tarım alanları, dere yatakları ve doğal alanlar” dedi.


“2022’DE 6 MİLYON 48 BİN 175 ADET AĞAÇ VE BİTKİ DİKTİK”
Bir yandan da geleceğe yönelik çalıştıklarını vurgulayan Soyer, “Geleceğin İzmir’ini bu kırmızı çizgilere dokunmadan, onların dışında yaşam alanları yaratarak, güvenle nefes alıp veren bir yuva olarak tasarlıyoruz. Bu da bizi, altyapı çalışmalarımızın en özgün ayağı olan yeşil altyapıya taşıyor. 2019 yılında kabul edilen stratejik planımızda yenilikçi bir ilke kararı alarak, Türkiye’de bir ilke imza attık ve yeşil alanları bir altyapı meselesi olarak tanımladık. Yeşil altyapı hedefimizi kentsel dönüşümle bir bütün olarak ele alıyor ve şehrimizin yeşil alanlar ağını adım adım genişletiyoruz. 2022’de 6 milyon 48 bin 175 adet ağaç ve bitki diktik, 716 bin 192 metrekare yeni yeşil alan oluşturduk. Bu çalışmalarda başlattığımız en önemli yenilik, parklarımızda yabancı, çok su isteyen bitkiler yerine İzmir’in doğasına ait, susuzluğa dayanıklı türlerin kullanılması. Bu proje, parklardaki sulama harcamamızı orta vadede en az yarıya düşürecek. Öte yandan, Belediye bütçesine önemli oranda katkı sağlaması öngörülen çöp kutuları, bisiklet park yerleri ve oturma grupları gibi birçok ürün üreten Kent Mobilyaları Fabrikamız yine 2022’de hizmete alındı. Yeşil altyapımızın kır ve kent merkezi arasındaki geçiş bölgesinde ise “Yaşayan Parklar” uzanıyor. Bu alanlar üç ayrı işlevi aynı anda görüyor. Vatandaşlarımızın tüm gününü geçirebileceği açık alanlar yaratıyor, doğayla uyumlu tarımın örneklerini sunuyor ve ekosistemi koruyor” ifadelerini kullandı.


“EXPO 2026 KAMULAŞTIRMA ÇALIŞMALARIMIZ BAŞLADI VE HIZLA DEVAM EDİYOR”
Tartışmalara neden olan EXPO süreci ve ağaç dikimi ile devam eden Soyer, “Karşıyaka ve Çiğli’de Flamingo Yolu’nun içinden geçtiği Güney Gediz Deltası, Güzelbahçe’de hizmete açtığımız Olivelo, İnciraltı Terapi Bahçesi ve çok yakında Buca’da hizmete girecek Fırat Fidanlığı Yaşayan Parklarımızın bazıları. İzmir’in temel sorunlarından biri olan Yeşildere’yi de yeşil altyapı çalışmalarımız kapsamında çözüme kavuşturuyoruz. Bu bölge, üç yıl içinde Kültürpark’tan iki kat büyük bir yeşil alana dönüşecek. Türkiye’nin ilk büyük yeşil dönüşüm projesi burada başlayacak ve Yeşildere, Expo 2026 alanı olarak İzmir’e hizmet verecek. Bu bölgedeki Expo 2026 kamulaştırma çalışmalarımız başladı ve hızla devam ediyor. Yazık ki kentlerimizde 60 yılı aşkın süredir, sonuçları üzerinde hiç düşünülmeden doğanın su döngüsü yok edilmiş. Beton odaklı büyüme nedeniyle suyu geçirmeyen sert yüzeyler her yeri kaplamış. Toprakla suyun arasına adeta yapay bir kabuk serilmiş. 2022 yılında yağmur sularının yönetiminde devrim diyebileceğimiz yepyeni bir dönemi başlattık. Bu dönüşümü, sürdürülebilir yağmursuyu yönetimini amaçlayan Sünger Kent İzmir Projemiz ile gerçekleştiriyoruz. ‘Sünger Şehir’ yaklaşımıyla İzmir’in üzerine serilmiş beton kabuğu yer yer kırarak, suyun yeniden toprakla buluşmasını sağlıyoruz. Böylelikle kent içindeki yağmur suyunun akışını beş yılda yüzde 70 oranında azaltacağız. İlk aşamada, yağmur suyu hasadına yönelik bir teşvik sistemi uygulayarak 5 bin binaya 5 bin yağmur suyu deposu veriyoruz. Yağmursuyu deposu teşvik programımıza 22 Mart Dünya Su Günü’nde Bademler Köyü’nden başladık. İkinci çalışmamız ise “İzmir’e 10 bin yağmur bahçesi” kampanyamız. Başvuruda bulunan 10 bin vatandaşımıza yapacakları yağmur bahçesi için bitkileri ücretsiz sunuyoruz” ifadelerini kullandı.


“3 ŞUBATTAN BU YANA O BİR İMZA ATILMIYOR”
Raylı sistem çalışmaları hakkında bilgi veren ve rakamlar üzerinden konuşan Başkan Soyer, “İkinci stratejik hedefimiz, yaşam kalitesi kapsamında yürüttüğümüz en temel proje, İzmir tarihinin en büyük yatırımı Buca Metrosu ve diğer metro yatırımlarımız. İzmir’i demir ağlarla öreceğiz dedik, sözümüzü pandemi ve ekonomik krize rağmen adım adım hayata geçirmeye başladık. Yüzde 12 ile aldığımız Narlıdere Metrosu’nda, yüzde 96’ya ulaştık. Narlıdere Metrosunun deneme seferini yaptık. Haftaya hep beraber bir tur atarız. Vaat ettiğimiz gibi bu yıl içinde, Cumhuriyet’in 100. yılında metro hattını tamamlayarak vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Şu anda yürüyen merdivenlerin montajı yapılıyor. İstasyonlarda son rötuşlar için arkadaşlarımız çalışıyor. Çok hummalı bir çalışma söz konusu. 700’ün üzerinde çalışanımız Narlıdere Metrosu’nu, taahhüt ettiğimiz tarihe yetiştirmeye gayret ediyor. Narlıdere Metrosu için yaptığımız toplam harcama 287 milyon Euro. Narlıdere Metrosu için 30 milyonluk bir borç yetkilendirmesi yaptı. 3 şubatta imzaya yolladık ama o bir imza atılmıyor. Önümüzden koşun. Getirin 30 milyonu, imzasını attırın. Ben defalarca konuştum ama 3 Şubattan bu yana o bir imza atılmıyor. Neden atılmıyor? Bir güvence de talep etmiyoruz. Hazine teminatı istenmiyor. Ek bir kaynağa ihtiyaç durulmuş, 30 milyon çıkılmış. 3 Şubatta kredi sözleşmesini imzalamışız ama hala 1 imza atılmadı” dedi. 


“765 MİLYON EURO MALİYETİ OLACAĞI HESAPLANAN PROJENİN…”
Buca Metrosuna ilişkin de bilgi veren Başkan Soyer, “Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kaynaklarıyla yaptığı ve İzmir’in en büyük raylı sistem yatırımı olan Buca Metrosu’nun temelini attık ve çalışmalara ivedilikle başladık. 765 milyon Euro maliyeti olacağı hesaplanan projenin 2025 yılı sonunda tamamlanmasını öngörüyoruz. Kendi kaynaklarımızla inşa edeceğimiz, İzmir tarihinin en büyük raylı sistem yatırımı Üçyol - Buca metro hattının yapımı kapsamında tünel açma makinesi (TBM) kazılara başlıyor. TBM’nin faaliyete geçebilmesi ve General Asım Gündüz İstasyonu’nun inşa edilebilmesi için bazı güzergahlarda geçici yol düzenlemeleri yapılacak” diye konuştu. 


“114 MİLYON LİRALIK BİR TASARRUF ANLAMINA GELİYOR”
ESHOT’a alınan araçlardan elde edilen geliri bir kez daha vurgulayan Soyer, “2023 yılı içinde hizmete açacağımız ve 183 milyon Euro bedeli olan Çiğli Tramvayı’nın ise yüzde 93’ünü tamamladık. Söz verdiğimiz gibi onu da bu yıl içinde hizmete açıyoruz.  Çiğli Tramvayı, Narlıdere ve Buca Metrosu haricinde İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’e yeni bir hat daha kazandırıyor. İzmir Hafif Raylı Sistemi’nin altıncı aşaması Karabağlar-Gaziemir Metro Hattı, 2 milyar 105 milyon Euro yatırım maliyeti ve 32,6 kilometrelik uzunluğu ile İzmir’in en uzun metro hattı olacak. Gururla söylemek istiyorum ki tıpkı diğer raylı sistem yatırımlarımız gibi Karabağlar - Gaziemir hattını da, baştan sona İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kendi kaynaklarıyla başaracağız. Bu vesileyle merkezi idarenin 2023 yılı yatırım programında Otogar - Halkapınar Metrosu için ayırdığı bütçeyi bir kez daha sizlerin ve tüm İzmirlilerin dikkatine sunmak isterim. Otogar-Halkapınar Metrosu, 2014'ten bu yana dokuzuncu kez yatırım programına alındı, ancak bütçesi sadece üç bin lira. Buna rağmen İzmir'in hak ettiği kent yaşamını kurmak için bahane üretmiyor, kaynağı nerede olursa olsun bulup İzmirlilerin hizmetine sunmaya devam ediyoruz. İzmir'in kent içi ulaşımında bir dünya kenti olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Kaybedilen yılları telafi etmek için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. Çıktığımız bu yoldan geri dönüş yok. Tüm zorluklara rağmen İzmir’i demir ağlarla örmeye devam edeceğiz. Göreve geldiğimizde 5 yılda 500 yeni otobüs hedefini koymuştuk. İZTAŞIT ve İZULAŞ araçlarıyla birlikte toplu ulaşım ağına dâhil edilen yeni araç sayımız, 616’ya ulaştı. Yani 500 otobüs hedefimiz ilk üç yılda yüzde 123 oranında gerçekleşti. ESHOT Genel Müdürlüğümüzün filosuna dahil ettiği 457 yeni ve yerli otobüsle filo yaş ortalaması, 11,2’den 6,46’ya çekildi. Genç filomuz meyvesini yılda 6 milyon litre daha az akaryakıt tüketerek verdi. Bu da yaklaşık 114 milyon liralık bir tasarruf anlamına geliyor” dedi.


“16 NİSAN 2023 PAZAR GÜNÜNDEN İTİBAREN…”
İZTAŞIT ile ilgili de bilgi veren Soyer, “Nisan 2019’da hayata geçirdiğimiz Halk Taşıt uygulamasıyla 174 milyon binişte, 200 milyon lira İzmirlinin bütçesine destek sağladık. ESHOT filomuzu yeni araçlarla güçlendirmenin yanında İzmir’de ihtiyaç duyulan bölgelere 60 yeni hat açtık. ESHOT, halen kent genelinde toplam 390 hatta, 1300’e yakın otobüsle hizmet veriyor. ESHOT otobüsleri, her gün dünyanın çevresini yaklaşık yedi kez dolaşmaya eşdeğer şekilde yaklaşık 280 bin kilometre yol yapıyor. Kent içindeki otobüs ulaşımı haricinde çevre ilçelerin, toplu ulaşım ağına entegre edilmesi amacıyla ilk olarak Aralık 2019’da Seferihisar’da hayata geçirdiğimiz İZTAŞIT projesini, Kiraz’ın ardından 16 Kasım 2022’den itibaren Menemen’de de hizmete almıştık. Şimdi bu hizmetimizi 16 Nisan 2023 Pazar gününden itibaren sekiz hat ve toplam 20 İZTAŞIT aracı ile Yenifoça’ya taşıyoruz. Ardından Ödemiş ve Bayındır geliyor. Otobüs filomuzun tamamının engelli erişimine uygun olması en büyük iftiharımız. Buna ek olarak filomuzdaki 126 otobüsümüzde revizyona giderek aynı anda iki adet tekerlekli sandalyeyi bulundurma olanağı sağladık. Toplu ulaşımda engelleri ortadan kaldıran bir mobil uygulamayı öz kaynaklarımızla geliştirdik ve görme engelli vatandaşlarımızın otobüslerimize sorunsuz binmesini sağladık. Göreve gelir gelmez kent içi bisiklet altyapısının güçlendirilmesi, kırsal bisiklet rotalarının artırılması ve şehrimizde bisiklet kültürünün çocukluktan itibaren oluşması için çalışmaya başladık. İzmir, dört yılda 111 kilometrelik bisiklet yoluna sahip oldu. Körfezin çevresini çepeçevre kuşatan, kesintisiz bir bisiklet yolumuz var. Yaptığımız çalışmalarla İzmir’deki bisiklet yollarını etap etap artırıyoruz” diye konuştu.


“FUAR SAYIMIZI YÜZDE 31 ARTTIRDIK”
Göreve geldikten sonra kentte gerçekleştirilen fuar sayısını yükselttiklerini söyleyen Soyer, “İzmir’deki fuar sayısını Şehrimizdeki fuar sayısını, göreve geldikten sonra iki kattan fazla arttırarak 31’e yükseltiktik.‘Fuarlar Şehri İzmir’ hedefimizin taşıyıcısı olan şirketimiz İZFAŞ, şehrin tüm sektörleriyle yakın ilişki içinde çalışıyor. Ev sahipliği yaptığımız fuarlar ile dış ticaret hacmimizi büyüyor, İzmir’in ve ülkemizin ekonomisine önemli katkılar sunuyoruz. İzmir fuarcılığı 2022 yılında da, önceki yıllar gibi ülke ihracatımıza büyük katkılar sundu ve ihracatın önemli temas noktalarından biri oldu. Şehrimiz İzmir ise 13,92 milyar dolarla 2022 ihracat rakamlarında ülkemizde dördüncü sırada yerini aldı. Geçtiğimiz yıl 91. İzmir Enternasyonal Fuarı ile eş zamanlı biçimde Terra Madre, yani Toprak Ana Festivali’ni gerçekleştirdik. İzmir’in ve Anadolu’nun yerel ürünleri ile eşsiz lezzetlerini, dünyaya tanıtma şansı bulduk. Yakın zamanda hem Türkiye hem dünya doğal taş sektörü için bir sahne olan 28. Marble Fuarı’nı gerçekleştireceğiz. İZFAŞ’ın işbirliği yaptığı misafir fuarlarla birlikte 2022 yılında, toplamda 31 fuara ev sahipliği yaparak fuarcılığı, dört mevsime taşımış olduk. İzmir’de düzenlenen fuarlar, pandemi sonrası yaşanan ekonomik krize de çözüm oldu. İzmir 2019-2022 yılları arasında sayısı 30’u aşan fuarların da katkısıyla yaklaşık 55 milyar 555 milyon dolarlık ihracat yaptı” dedi. 


“29 KRUVAZİYER GEMİSİNİ VE 50 BİNE YAKIN TURİSTİ İZMİR’DE AĞIRLADIK”
Son 6 yıldır gelmeyen kruvaziyer gemisinin kendi döneminde tekrar gelmeye başladığını ifade eden Soyer, “Bildiğiniz üzere son 6 yıldır İzmir limanına hiçbir kruvaziyer gemisi yanaşmıyordu. Oysa bu gemilerin turizm açısından nasıl önemli olduğunu dünyadaki örneklerden biliyoruz. Bu amaçla İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası ve TÜRSAB ortaklığıyla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler neticesinde Nisan 2022’de ilk kruvaziyer gemisi, Alsancak Limanı’na yanaştı. 2022 yılı boyunca toplam 29 kruvaziyer gemisini ve 50 bine yakın turisti İzmir’de ağırladık. 2022 yılında ilk kez Alsancak Limanı - Midilli seferlerini başlattık. Yoğun talep gören bu seferlerimiz bu yıl, 2 Haziran itibariyle yeniden bu başlıyor. Gidiş-dönüş bilet ücretini bu yıl 60 Euro, tek yön bilet ücretini ise 35 Euro olarak belirledik. Bu yıl, gençlere ayrıca bir sürprizimiz var. Eğitim dönemi yorgunluğunu atabilmelerine yardımcı olmak amacıyla 8-18 yaş grubu gençler için Midilli seferlerinde, yüzde 50 indirim uygulayacağız. 0-7 yaş grubu çocuklara ise ücretsiz seyahat sunuyoruz” diye konuştu. 


“KEMERALTI GECE TİCARETİYLE CANLANACAK”
İzmir’de, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alması gereken, üstün evrensel değer niteliği taşıyan çok sayıda kültür ve doğa mirası olduğunun altını çizen Soyer, “Bu değerleri korumak için İzmir’deki tüm paydaşlarla büyük bir özveri ve vizyon ortaklığı içinde hareket ediyoruz. Şehrimizde, UNESCO alanlarının sayısını ikiden altıya çıkarmak için çalışıyoruz. Kültür Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TARKEM eşgüdümü ile Kemeraltı’nın daimi listeye girmesi için UNESCO Koordinasyon ofisimizi açtık. 2022’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda altyapı ve üst yapı yenileme çalışmalara başladık. Konak ile Kadifekale arasındaki tarihi aksı canlandırmak ve bölgenin cazibesini artırmak için tarihi bir yatırıma imza attık. Kemeraltı’nın 50 yıllık sorununa ilk kez bu kapsamda ve bu büyüklükte el atıldı. Bu kapsamda Kemeraltı'nda atık su, yağmur suyu ve içme suyu hatları ile aydınlatma, gerilim hatları yenileniyor, yollar beton ile kaplanıyor ve granit döşeniyor. Bu çalışmaların maliyeti şu anki fiyatlarla 650 milyon lirayı bulacak.  Kemeraltı ve Basmane bölgesindeki restorasyon çalışmalarının maliyeti ise 250 milyon lira olarak öngörülüyor. Projedeki aydınlatma donatılarıyla gece yaşayan, sadece gündüz esnafıyla değil gece ticaretiyle de canlanan bir Kemeraltı doğacak. Dünya’nın İzmir Mirası projemizle Efes ve Bergama’ya ek olarak Tarihi İzmir içinde yer alan Yeşilova Höyüğü’nden Konak Saat Kulesi’ne, Birgi’deki Aydınoğlu Mehmet Bey Cami'nden Ümmü Sultan Şah Türbesi’ne, Gediz Deltası’nda flamingoların yaşadığı kıyılardan Foça ve Çandarlı Kalesi’ne uzanan İzmir’in üstün evrensel değerleri, UNESCO Dünya Mirası güvencesine kavuşacak” dedi. 


“İZMİRLİLERLE KURDUĞUMUZ MUHABBET HİÇ EKSİLMEDİ, HEP ARTTI”
2019 yılında gerçekleşen yerel seçimde en düşük oy olduğu Kiraz’ın Dokuzlar Köyü’na yaptığı ziyareti aktaran Soyer, “Dört yıl önce, halkımız bana İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı unvanını verdikten sonra ilk gittiğim yer Kiraz’ın Dokuzlar köyüydü. Dokuzlar köyü, benim en düşük oy aldığım yer. İzmir genelinde aldığım oy yüzde 58’ken, Dokuzlar’da yüzde beşten de daha az bir oy alabilmiştim. Oraya gittiğimde beni birkaç vatandaşımız büyük şaşkınlıkla karşılamıştı. “Ben yeni İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyım, sizin dertlerinizi dinlemeye geldim” dedikten kısa bir süre sonra küçük bir kahve masasının etrafında bir grup vatandaşımızla derin bir muhabbete başladık. Ne mutlu ki, dört yıldır değerli İzmirlilerle kurduğumuz muhabbet hiç eksilmedi, hep arttı. Dokuzlar’da kurduğumuz o masa çığ gibi büyüdü. Zaman içinde o masanın çevresine İzmir’in kadın şoförleri eklendi. Sonra çobanlarımızla dost olduk. Ardından 1 Mayıs’ta ve her toplu iş sözleşmesinin ardından işçilerimizle omuz omuza sevindik. Meydanlarda, meralarda, sokaklarda, parklarda, tarlalarda on binlerce vatandaşımızla göz göze geldik, el ele tutuştuk. Her bir muhtarımızla sarıldık, kucaklaştık. Kimsenin siyasi görüşünü, etnik kökenini ve inancını sorgulamadık. Sünnisiyle, Alevisiyle, Balkan göçmeni, Levanteni ve Kürdüyle tüm İzmirliler’i bağrımıza bastık. Aramızdaki farklılıkların bizi biz yapan zenginliğimiz olduğunu keşfettik” dedi.


“YANDAŞ ÜRETMEK İÇİN KİMSEYLE MÜLAKAT YAPMADIK”
Birlik ve beraberliğin önemine dikkat çeken Soyer, “Yandaş üretmek için kimseyle mülakat yapmadık. Erkek şiddetine karşı tek vücut olduk. Kadınların eşitlik talebini hep birlikte haykırdık. Zehir yüklü nükleer geminin İzmir’e gelmemesi için hep birlikte başkaldırdık. O geminin rotasını geriye çevirdiği gün, çocuklarımıza tertemiz bir İzmir bırakmanın huzuruyla başımızı yastığa koyduk. Yalnızca insanların değil, flamingoların da başkanı olacağım demiştim. Son bir yılda binlerce İzmirli hayatlarında ilk defa şehrimizin flamingo yolunda yürüme şansında kavuştu. En eski hemşehrileriyle tanıştı. İzmir yalnızca körfezin kıyısından ibaret değil demiştik. Arka sıralara dokunan bir belediye olma sözü vermiştik. Öyle de yaptık. Acil Çözüm Ekibimizle şehrin en yoksul, en ihtiyaç sahibi hanelerinin kapılarını tek tek çaldık. Dertlerine derman, yaralarına merhem olmak için her ne gerekiyorsa yaptık. Pandemi sırasında İzmir’in gördüğü en büyük dayanışma destanlarından birini yazdık. Bir elin verdiğini diğer ele göstermeden, birbirimize sevgi ve şefkatle sarıldık.


“HER BİR İZMİRLİ İFTİHAR EDEBİLİR Kİ…”
Ülke genelinde yaşanan depremler sonrası yapılan çalışmaları da aktaran Soyer, “Dört yılda, biri İzmir’de, diğeri Hatay ve Maraş çevresinde iki yıkıcı deprem yaşadık. Her defasında bir kira bir yuva kampayamızla on binlerce insana umut olduk. Şu ana kadar size faaliyet raporuyla ilgili sunduğum değerlendirmelerde, iki aydır deprem bölgesinde, dört şehirde yürüttüğümüz çalışmalardan hiç söz etmedim. Önümüzdeki aylarda bununla ilgili derli toplu bir raporu takdirlerinize sunacağım. Ancak burada şu kadarını belirtmek isterim ki İzmir, sadece büyükşehir belediyesiyle değil birçok sivil toplum kuruluşunun desteğiyle bölgede bir destan yazdı. Her bir İzmirli iftihar edebilir ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yürütülen bu çalışmalar bölgedeki binlerce insanın hayatını iyileştiriyor ve mağduriyetini hafifletiyor. İzmir tüm bölgede başarılı bir sınav vermenin gururuyla bölgede varlığını sürdürüyor, vatandaşlarımızın büyük takdirini topluyor” dedi. 


“İZMİR’E SADECE GÜÇLÜ DEĞİL, AYNI ZAMANDA ŞEFKATLİ BİR BELEDİYE KAZANDIRDIK”
İzmir’e güçlü olmanın yanında şefkatli bir belediye de kazandırdıklarını söyleyen Soyer, “Tüm bunları ben yapmadım. Bunları biz yaptık. Farklılıklarımıza, ayrı düştüğümüz onlarca konuya rağmen birliğin gücüne inandık ve başardık. İzmir’e sadece güçlü değil, aynı zamanda şefkatli bir belediye kazandırdık. Bu akşam sizlere, seçildiğim dönem içindeki son faaliyet raporunun yarısının sunumunu yaptım. Biliyorum ki benim dönemimde hazırlanan stratejik planın tamamlanmasına daha iki yıl var. Bu yüzden, önümüzdeki yıl bugünlerde 2023 faaliyetlerimizin sonuçlarını yine sizlerle paylaşabilmeyi tüm kalbimle diliyorum. Geçtiğimiz yıllarda desteğini benden ve belediyemizin ekibinden esirgemeyen tüm belediye çalışanlarına, Meclis üyelerimize ve kadirşinas İzmir halkına sonsuz teşekkür ederim” diye konuştu. 


“İZMİR 21 YIL ARADAN SONRA İLK DEFA İKTİDARIN BELEDİYESİ OLACAK”
Başkan Soyer son olarak ise, “14 Mayıs’tan sonra… Öyle ümit ediyorum ki, İzmir 21 yıl aradan sonra ilk defa iktidarın belediyesi olacak. İktidarın belediyesi olmak ve olmamak arasındaki farkın ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bu farkı, rakamlarla uzun uzun anlatmak niyetinde hiç değilim. En yalın ifadesiyle, Mayıs’tan sonra İzmir için İzmir’in hakkını alacağız. Sadece bugünkü haklarımızı değil. 21 yıldır İzmir’in birikmiş tüm haklarını teker teker alacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın! Bu fırsatı İzmir için sonuna kadar ve büyük bir gururla kullanacağız. Önümüzdeki 12 ayda, İzmirlilerin siyasi tercihleri nedeniyle İzmir’e çok görülen ne varsa hepsini bu şehre kazandıracağız. Çok daha mutlu ve çok daha güzel bir gelecekte yaşamanın ümidiyle, tüm Meclis üyelerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi

izmir büyükşehir belediyesi tunç soyer meclis seçim 2022 faaliyet raporu