Cengiz Çandar: AKP'den 2001'de teklif gelmedi gelse bir 28 Şubatzede olarak kabul edebilirdim

TAKİP ET

Yeşil Sol Parti'nin milletvekili adayı olan AKP'nin eski yandaş isimlerinden Cengiz Çandar, yetmez ama evetçiliği, AKP lehine oy verdiği seçimleri, AKP'ye neden destek verdiğini anlattı.

Yeşil Sol Parti'nin milletvekili adayı olan AKP'nin eski yandaş isimlerinden Cengiz Çandar, yetmez ama evetçiliği, AKP lehine oy verdiği seçimleri, AKP'ye neden destek verdiğini anlattı.

Yeşil Sol Parti'nin milletvekili adayı Cengiz Çandar, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada HDP'nin bir Kürt partisi olduğunu söylemiş, içinde yer alan sol unsurların ise dekorasyon olduklarını dile getirmişi.

Uzun yıllar AKP destekçiliği, Gülen övgüsü yapan isimlerden biri olan Cengiz Çandar, t24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtladı.

2001'de AKP'den teklif gelseydi 28 Şubatzede olarak kabul edebileceğini söyleyen Çandar, AKP'ye 2007 seçimlerinde oy verdiğini söyledi, yetmez ama evetçiliğini bir kez daha savundu.

Çandar, AKP iktidarının meşrulaşmasında kendisi gibilerin değil ulusalcı, laiklerin payı olduğunu iddia etti, "AKP'ye destek falan olmadım ben. Ya da o deyimin kullanılmasını uygun görmüyorum. Tam tersine, askeri vesayetle onun peşinde koşanlara karşı koruma içgüdüsü ön plandaydı. Çünkü onların saldırısına uğramış birisiydim ben" dedi.

Çandar'ın ilginç açıklamalarından bir bölüm şöyle:

AKP'den 2001'de teklif gelseydi kurucuları arasında olmayı kabul eder miydiniz?

Samimi bir şey söyleyeyim mi? Edebilirdim. Ederdim diyecek kadar net değil kafam, ama edebilirdim. Çünkü ben oldum olası bir itiraz adamı oldum. Neyse o günün rejimi, ona itiraz eden oldum. O dönemdeki AKP, 28 Şubat süreci sonu ortaya çıkan bir parti olacaktı. Ben 28 Şubat'ta Mehmet Ali Birand ile birlikte andıç yemiş bir 28 Şubatzede olarak, İslam ile ve Müslümanlarla mutlaka bir mutabakat zamanı bulunması gerektiğini savunmuş biri olarak, onların ayrımcılığa uğramasına zaten itiraz eden bir demokrat olarak edebilirdim teklifi belki de.

- Hiç oy verdiniz mi AKP'ye?

Verdim, bir kere. 2007 seçimlerinde. 

 Bir de referandumda "evet" dediniz. "Yetmez ama evet" dediniz. 

Referandum AKP'nin seçimi değildi. 

- Ama onların hazırladığı bir anayasa değişiklik paketiydi. 

Evet ama Avrupa Konseyi onaylı bir belgeydi.

***

AKP'ye destek falan olmadım ben. Ya da o deyimin kullanılmasını uygun görmüyorum. Tam tersine, askeri vesayetle onun peşinde koşanlara karşı koruma içgüdüsü ön plandaydı. Çünkü onların saldırısına uğramış birisiydim ben. 

***

Hatırlayın, 2007'de yüzde 49 oyla iktidara geliyorsunuz iki gün sonra kapatma davası açılıyor. Böyle saçma şey olur mu? İkincisi, "AB'ye üye olmak istiyorum" diyor bu parti. E ben de istiyorum, dolayısıyla da AB süreci için yaptıklarını destekliyorum. Buysa… Ergenekon ve Balyoz'a zemin teşkil eden darbe planlamalarına karşı mısın? Evet, karşıyım.

***

Gülen cemaatinin en büyük günahı Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmaları çığırından çıkartmasıdır.

***

Tüm bunları hatırlatarak gelmek istediğim nokta başka. Bugün Türkiye'de birileri sizden "Ben Türkiye'ye bu kadar kötülük yapmış bu adamlar konusunda yanılmışım. Bunlar korkunç adamlarmış. Fethullah Gülen'i televizyonlarda ılımlı bir dini figür olarak övdüğüm için çok pişmanım" demenizi bekliyor. 

Hayır, demeyeceğim. Bir, o lafları söylediğim için pişman değilim. İki, bunu benden isteyenlerin gönlünü hoş tutmak gibi bir zorunluluğum yok benim. O sosyal medyada dolaşıma sokulan kısa video 1997 yılından. Fethullah Gülen'in dinler arası bir diyalog sembolü olarak piyasaya yeni çıktığı bir dönemdi. NTV'de Taha Akyol ile program yapıyorduk. Her hafta bir konuk çağırıyorduk ve rotasyonla sunum yapıyoruz. Gülen bir hafta sonra konuk gelse açılışı Taha Akyol yapacaktı mesela. O bölümde sunum görevi bende ve programın açılışında tam da bu söylediğim Gülen'in dinler arası diyalog kurma iddiasına hatırlatarak Ahmet Yesevi'ye gönderme yapıyorum, o düşünce pınarının bugünkü devamı gibi gözüktüğünü filan söylüyorum. Öyle görüyorduk o sırada. Şimdi 1997 yılında bu lafları ettiğimde bu adam herkes tarafından böyle görülüyorsa, Bülent Ecevit'ten Tayyip Erdoğan'a Tansu Çiller'e hepsi için muteber bir adamken, Papa tarafından Vatikan'da kabul edilen bir adam iken, bütün dünya tarafından o dönemki imajı bu iken ben de bu algılamanın yansımasını bir televizyon programında dillendirmişim. Aradan 26 sene aradan sonra bana "Gülenci" demek saçma sapan bir şey. Pişman mıyım? Ne pişmanlığı… O sırada öyle düşünüyordum, öyle söyledim.

***

'AKP'yi 'ulusalcı, laik kardeşlerimiz' meşrulaştırdı'

- Ama sizi KCK davasında tutuklamaya hazırlandıklarını söylediğiniz savcı ve hakimler de o referandum sonrasında HSYK tarafından yerleştirilen kişiler nihayetinde. 

Olabilir. Ben başka bir şey söylüyorum ama. En büyük kıyameti kopartan unsur HSYK'nın yapısı. Oylanan taslakta HSYK'nın yapısında anormal bir şey yoktu. O sırada YARSAV kendileri yer almıyor diye CHP üzerinden Anayasa Mahkemesi'nde bozdurdular o kısmını hükmün. Anayasa Mahkemesi'nin bozduğu hüküm öyle bir şekil aldı ki bunu Baskın Oran uzun uzun anlattı mesela. O zaman Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı liste çoğunluk oyuyla -adeta milletvekili seçimlerindeki çoğunluk sistemiyle yapılıyormuş gibi- en büyük oyu aldı. Onun için de içinde çok sayıda Fethullahçı vardı. Tabii o Fethullahçılar denilenlerin birçoğu da bir gecede derilerini değiştirip 15 Temmuz'dan sonra AKP'li oldular. Dolayısıyla HSYK'nın bizim bugün şiddetle tepki duyduğumuz yapısının mimarı bir bakıma CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurusudur. Yetmez ama evet'i bizi eleştirmek için öfkeyle kullananları, adeta küfür gibi kullananlar…Bu YAE'cilerin orada burada ne işi var diyenler…

- TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan mesela.

Mesela. Öyle bir kullanılıyor ki bu konu, bir kere pejoratif. "Yetmez ama evet"in ne olduğu didiklenmiyor ve şu yorumla otomatik bir algı yaratılmaya çalışılıyor; "Tayyip Erdoğan iktidarı bundan dolayı gerçekleşmiştir. Tayyip Erdoğan'ın bütün günahları bu YAE'nin sonucudur. Dolayısıyla yolu bunlar döşemiştir ve bunlar günahkardır." Referandum 2010'daydı değil mi? Bana YAE diye saldıranların her biri televizyonlarda yer tuttular. Ben ülkemde yaşayamadım. Biz nasıl Tayyip Erdoğan'ı iktidara getirdik de sonra ülkemizde yaşayamadık? Bir de bu ne kudrettir yahu! Türkiye'nin dört beş tane entelektüeli Tayyip Erdoğan'ı iktidara getiriyor filan. Deli saçması.

- Hayır, orada yapılan yorum ve eleştiriler AKP'yi sizlerin iktidara getirdiğine ilişkin değil. Bu eleştirilere temel olan "AKP'ye oy verdim" dediğiniz 2007 seçimlerinde bu partinin o kadar yüksek oy almasında Türkiye'deki entelektüel dünyada lafının karşılığı olan bir grubun Erdoğan'ın meşrulaştırılmasında ve ana akımda kabul görmeye başlamasında önemli rol oynadığı kanaati. 

Aynı bakış açısından yola çıkarsak, Türkiye toplumunda 2002 yılında yüzde 34 oy almış, ondan önce hükümet etmekteyken 28 Şubat gibi kumpasla iktidardan edilmiş bir partiden bahsediyoruz. Seçilmiş belediye başkanıyken adamı tutup hapse atıyorsunuz, bir sürü milletvekilini yasaklı hale getiriyorsunuz, 2002 yılında yüzde 34 ile iktidara geliyorlar. 2007'de tamamen sizin yazdığınız kurallara göre oyunu oynarken maç yapılırken kural değiştirip 367 ölçeğini dayatıyorsunuz. 2007 seçiminde yüzde 49 oy alıyorlar. Yetmiyor. Ertesi sene kapatma davası açıyorsunuz. Bana sorarsanız bütün bunları yapanlar meşrulaştırdı AKP'yi. Biz değil, onlar meşrulaştırdı. Adamların attığı her adıma bu müdahalelerle adamları anayasa ve yasa değiştirmeye zorladınız. Siz yaptınız bunu… Ey askeri vesayet yanlısı ulusalcı, laik kardeşlerimiz. Gidin aynaya bakın önce.

cengiz çandar