Dr. Aydın Arı: "Öğrenciler çalışmak zorunda bırakılıyor"

TAKİP ET

Türkiye'de üniversite öğrenimi gören öğrenciler hem okumak hem çalışmak zorunda bırakılıyor. Öğrencilerin Türkiye'nin ekonomik koşullarında çalışmak zorunda olduğu gerçeğini, Barış Akademisyenleri'nden Dr. Ahmet Aydın Arı'ya sorduk. Dr. Arı, 'Kampüslerin civarı düşük ücretle, sigortasız, yan haklardan mahrum, güvencesiz öğrenci çalışma kamplarına benziyor.' dedi.

Esra Açıkyıldız/ İzmir Gündemi Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin yükü sadece yetişkinlerin değil öğrencilerinde yaşam mücadelesi içerisine girmesine neden oluyor. Üniversite öğrencileri hem okuyup hem çalışmak zorunda kaldığı için sorumlulara tepkililer. Öğrencilerin çalışmak zorunda kalmasına dair sorularımızı Barış Akademisyenleri’nden Dr. Ahmet Aydın Arı cevapladı.

Dr. Aydın Arı Türkiye’de TÜİK istatistiklerine göre işsizlik oranının 15-24 yaş arsındaki grupta yüzde 16 olduğunu ifade etti. Ancak bu oranın sadece iş arayıp ta bulamayanları kapsadığını vurgulayan Arı, “Özetle hem genel olarak hem de özellikle gençler için işsizlik oranları yüksek ve işgücüne katılım oranı düşük olduğu için işsizlik oranı gerçeğinden daha düşük çıkıyor.” dedi. Dr. Arı açıklamasıns şu ifadelerle başladı. “Eylül 2023 TÜİK istatistiklerine göre 15-24 yaş işsizlik oranı % 16,7. Bu oran sadece iş arayıp da bulamayanları kapsıyor. Bir de iş aramaktan vazgeçenler var, bu durumda oran daha da yüksek oluyor. Bir de eğitim yaşamını sürdürdükleri için işgücüne dahil olmayan milyonlar da var. Yüksek öğrenim bir anlamda gençleri işgücü piyasasının dışında tutulmasının bir yoludur. Özetle hem genel olarak hem de özellikle gençler için işsizlik oranları yüksek ve işgücüne katılım oranı düşük olduğu için işsizlik oranı gerçeğinden daha düşük çıkıyor.” dedi.

“DEVLETİN SAĞLADIĞI İMKANLAR YETERSİZ, ÖĞRENCİ ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR”

TÜİK’in istatistiklerine göre geçen sene bir öğrencinin 100 TL’ye satın alabildiği malı ve hizmeti bugün 162 TL’ye alabildiğine dikkat çeken Dr. Aydın Arı, “Özetle genelde halkın özelde öğrencilerin satın alma güçleri düştü, düşmeye devam ediyor.”dedi. Arı’nın açıklamasının devamı şu şekilde, “Üniversite öğrencisinin temel gelir kaynağı Türkiye’de geleneksel olarak ailesidir. Ailenin geliri öğrencinin yaşam giderlerini karşılamıyorsa devletin sağladığı burs ve benzeri olanaklar buna yeteri kadar katkıda bulunmuyorsa öğrenci çalışmak zorunda kalıyor. Türkiye’de öğrencilerin ve onların eğitimini finanse eden ailelerinin gelirleri de düşük. Ortalama gelirin son yıllarda neredeyse asgari ücret düzeyine kadar düştüğünü gösteren çalışmalar var. Birçok çalışma ve rapor, asgari ücretin de yoksulluk sınırının çok çok altında olduğunu ve açlık sınırının (aylık gıda harcaması tutarı olarak hesaplanıyor) bile altında kaldığını gösteriyor. Özetle genelde halkın büyük kısmının özelde öğrencilerin gelirleri de düşük. Tabloyu şöyle tamamlayalım: Enflasyon oranı yüksek. Kasım’da yıllık enflasyon TÜİK ölçümüyle %62. Bu bir öğrenci için kabaca ve yaklaşık olarak şu demek: geçen yıl eğitim öğretim yılına başlarken 100 TL’ye satın alabildiği mal ve hizmetleri bu yıl 162 TL’ye alabiliyor. Hatta öğrencilerin daha fazla tükettikleri ve/veya bütçeleri içinde daha fazla yer kaplayan bazı mallarda enflasyon daha yüksek. 2TL olan 500ml su 7TL, 20TL olan basit kahve 50TL, 50TL olan kuaför hizmeti 100 TL vb. örnekler verilebilir. Kamu kurumlarının yurt, beslenme ve ulaşım hizmetleri için yaptığı zamlar da ortada. Hayat pahalı yani. Özetle genelde halkın özelde öğrencilerin satın alma güçleri düştü, düşmeye devam ediyor. Öğrencilerin ve ailelerinin gelirleri düşük olduğu ve satın alma güçleri de düşmeye devam ettiği, hayat pahalılığı arttığı için öğrenciler daha fazla çalışma arayışında oluyorlar.”

“ÇALIŞAN ÖĞRENCİLER DERSE GELEMİYOR”

Kampüslerin civarını düşük ücretle, sigortasız, yan haklardan mahrum, güvencesiz öğrenci çalışma kamplarına benzeten Dr. Arı, öğrencilerin çalışmak zorunda olduğu için derslerinden geri kalmasına tepki, gösterdi ve şunları ekledi. “Üniversiteye kayıt yaptırma hakkı kazanan öğrencilerin ne oranda kayıt yaptırdığını bilemiyoruz. İzmir’deki her üniversiteden üyelerimizin katıldığı Şube Temsilciler Meclisimizde öğrencilerin derslere devam etmediğini konuşuyoruz ve nedenlerini sorguluyoruz. Önceki soruya verdiğim yanıtları bulabiliyoruz aslında. Şunu da eklemek gerekir ki birçok üniversitenin ve üniversitelerin de birçok fakültesinin mezunu olan öğrenciler üniversite sonrasında kolayca iş bulamayacağını biliyor. Bu nedenle de üniversite eğitimi sürerken çalışma yaşamına atılıyorlar ve üniversite diplomasını da bir gün işe yarar diye almaya çalışıyorlar. Çalışan öğrenciler derse de gelemiyor, sadece sınavlara gelerek okulu bitirmeyi umut ediyorlar. Öğrencilerin büyük kısmının üniversite kampüslerinin etrafındaki işletmelerde çalıştığını gözlemliyoruz. Kesin rakamlar vermek zor zira bu alanda istatistik tutan bir kurum yok. Bu öğrencilerin çalışma koşulları, sigortalılık durumları, ücret düzeyleri, sosyal hakları, bunların denetlenmesi de içler acısı durumda. Kampüslerin civarı düşük ücretle, sigortasız, yan haklardan mahrum, güvencesiz öğrenci çalışma kamplarına benziyor.”

“ÖĞRENCİNİN TEMEL YAŞAMSAL İHTİYAÇLARI BEDELSİZ SAĞLANMALI”

Dr. Arı öğrenciye sunulan olanakların arttırılması gerektiğinin altını çizdi. Arı, açıklamalarına ise şu sözlerle son verdi. ”Öğrencilerin temel yaşamsal ihtiyaçlarının bedelsiz sağlanması gerektiğini savunuruz yıllardır. İçinde yaşadığımız, her şeyin metalaştığı ve piyasalaştığı neoliberal dünyada, devlet, basitçe, barınma, beslenme, ulaşım gibi temel mal ve hizmetlerin fiyatlarını en azından öğrenciler için sabitleyebilir, kontrol edebilir. Öğrencilere sunulan kredi, yurt ve beslenme olanaklarını artırabilir ve kalitesini yükseltebilir. Muhalefette olup yakında hükümet olmayı hedefleyen siyasal partiler de bu talebin samimi taşıyıcısı olabilirler.”