Eğitimcilerden Bakan Tekin'e tarikat tepkisi

TAKİP ET

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in tarikat ve cemaatlerle ilgili söylemi tepki konusu olmuştu. Eğitim-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan ve 5 No'lu Şube Başkanı Savaş Candemir'den Bakan Tekin'in sözlerine tepki geldi. Aynı zamanda ilkokul öğretmenliği yapan Ceylan, 'Bu durum kendi düşüncesinde olan vakıf ve derneklere kaynak yaratmaktır' ifadelerini kullandı. Yine ilkokul öğretmenliği yapan Candemir İse, ' Ülkemizin 100 yıllık Laik ve Çağdaş birikimlerini yok saymaktır' dedi.

Esra Açıkyıldız/ İzmir Gündemi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin 17 Aralık’ta TBMM’de ki bütçe görüşmeleri sırasında “Sizin tarikat ve cemaat dediğiniz, bizim ise STK dediğimiz yapılarla 10 tane protokolmüz var, bu kuruluşlarla protokol imzalamaya devam edeceğiz” söylemleri siyasiler ve vatandaş tarafından tepkilerin odağı olmuştu. Dün ise Tarikat ve cemaatlerin eğitim kurumlarındaki varlığına karşı çıkan Veli-Der, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan ve 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Candemir ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarını talihsiz olarak değerlendirdi.

“MİLLİ EĞİTİME KARŞI BİR DARBEDİR”

İzmir Gündemi’ne konuşan ilkokul öğretmeni ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, “Bunların amacı şu, kendi düşüncesinde olan vakıf ve derneklere kaynak yaratmak... Türkiye genelinde kaç bin tane imam alınacaksa bunlara kaynak yaratıyorlar” ifadelerinde bulundu. Ayrıca bu açıklamanın milli eğitime karşı bir darbe olduğunu vurgulayan Ceylan, “Bütçe görüşmeleri esnasında Milli Eğitim Bakanı'nın tarikat ve cemaatler için söylediği STK açıklaması talihsiz bir açıklamadır. Bu söylemleri asla eğitimciler olarak kabul etmiyoruz. Çünkü milli eğitim laik kamusal ve bilimsel eğitimi savunuyor. Bu milli eğitime yapılan bir darbedir. Bu siyasi bir düşüncedir. Milli eğitimde laik ve bilimsel bir eğitime, bu hükümetin yaptığı ilk değil ve son da değildir. Bundan sonraki yapacaklarının bir göstergesidir. Biz eğitimciler olarak bunun yanlış bir ifade olduğunu dile getirdik ve hala gündemde tutmaya da devam ediyoruz. Milli Eğitim Bakanı'nın milli eğitim kelimesi üzerine laik ve bilimsel olan bir durumda bizler hiçbir vakfın hiçbir tarikatın adı ne olursa olsun girmesini kabul etmiyoruz. Milli Eğitim üzerine düşen kamusal görevi yerine getirmelidir. Bunu yaparken de mevcut olan kendi öğretmenlerinden yararlanmalıdır. Hiçbir imama pedagojik formasyonu olmayan Diyanet'in elemanına veya dışarıdan vakıflarda nasıl yetiştirildiği belli olmayan insanların okullarımızda çocuklarımıza velilerimize öğretmenlerimize zarar vereceğini gayet iyi biliyoruz. Bunların örneklerinin de olduğunu biliyoruz. Bu vakıf, dernek ve cemaatler hiçbir şekilde bilimden, laik eğitimden uzaktır. Kamusal bir alanda bunların vereceği hiçbir katkı yoktur. Çünkü bizler okullarımızda bunları gayet iyi bir şekilde karşılıyoruz. Okullarımızda bunlara ihtiyaç duyulacak hiçbir alan hiçbir konum yoktur. Olması da mümkün değildir. Biz bunları asla kabul etmiyoruz. Bizler laik ve bilimsel eğitimi savunuyoruz. Bugün onlar hangi çağda olduğumuzun farkında değiller. Onlara bakarak onların yaşantı şekillerinin dayatılması eğitimi ileriye değil geriye götürür. Ülkemizin son zamanlarda bu hale gelmesinin sebeplerinden biri de bu vakıf ve derneklere tanınan imtiyazlardır. Bugün hala bunlardan medet umma durumumuz beni bizlerin şaşırtıyor. Biz okullarımızın sadece bilim yuvası olmasını istiyoruz. Okullarımız çocuklarımızın sosyal hayatını iyi yaşadığı daha aydınlık bir ortam olsun istiyoruz. Bunun çabasını veriyoruz. Bunların amacı şu, kendi düşüncesinde olan vakıf ve derneklere kaynak yaratmaktır. Türkiye genelinde kaç bin tane imam vesaire alınacaksa bunlara kaynak yaratıyorlar. Bu kaynak milli eğitimin kaynağıdır onlara verilmemelidir. Bunlar bizim alın terim izle alınan vergilerdir. Bunlara verilmemelidir” dedi.

“TARİKATLAR TERÖR ÖRGÜTÜNE İNSAN YETİŞTİRİYOR”

Bu sözün utanılacak bir ifade olduğunu belirten ilkokul öğretmeni ve aynı zamanda Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Candemir, “Bakan Tekin’in söylemleri biz engelleyemiyoruz tarikatlar engelliyor anlamına gelmektedir” açıklamasında bulundu. Aynı zamanda bunun bir acizlik göstergesi olduğunu ifade eden Candemir, tarikatlar terör örgütüne insan yetiştiriyor diyerek, “Bu konu trajikomik bir konudur. 83 milyon insanın yaşadığı ülkenin Milli Eğitim Bakanı çıkıp da biz engelleyemiyoruz, tarikatlar engelliyor anlamına gelen sözleri trajikomiktir. Bu sözün söylenmesi utanılacak bir şeydir. Aynı zamanda bir acizlik göstergesidir. Tarikat ve cemaatler terör örgütüne giden insanları çocukları engellemek yerine terör örgütüne insan yetiştiriyorlar. Bunu Fethullah Gülen cemaatinin yaptığı çalışmalar ile gördük. Yusuf Tekin'in 2024 eğitim bütçesini değerlendirirken çıkıp da ‘sizin tarikat ve cemaat dediğiniz ama bizim STK olarak değerlendirdiğimiz yapılarla 10 tane protokolümüz var’ sözleri çok sıkıntılıdır. Anayasasında laiklik ilkesi olan, laik ve bilimsel bir eğitim vermesi gereken insanın çıkıp tarikat güzellemesi yapması ve bu tarikat ve cemaatlerle protokoller imzalaması bizim anlayabileceğimiz, anlaşılır gibi bir şey değildir. Biz yapılanların edilenlerin ne için yapıldığını biliyoruz. 21 yıllık AKP iktidarının eğitimi dincileştirmesi, gericileştirmesi ve bilimsellikten uzaklaştırması kendi dünya görüşlerine uygun bir nesil yetiştirmeye çalışıyor. Bunu çeşitli aşamalar ile bugüne kadar getirdiler 4+4'ten tutun da müfredat değişikliğine kadar birçok konuda bunu yapmak için çaba sarf ettiler. Şimdi geldiğimiz noktada ÇADES diye bir uygulama var” ifadelerine yer verdi.

“ÜLKEMİZİN BİRİKİMLERİ YOK SAYILIYOR”

Candemir, ÇADES uygulamasından bahsederek, “Bir öğretmen nasıl camiye girip de vaaz vermiyorsa, bir imamın veya diyanet tarafından görevlendirilen insanların da eğitim öğretim kurumlarımızda ders vermemeleri gerekiyor” dedi. Ardından sözlerini şöyle sonlandırdı; “Diyanet, ÇADES denen uygulama çıkardı. Bu uygulama ile Milli Eğitim’in tüm okullarında 81 tane ilde Diyanet'in görevlendirdiği bir şekilde işbirliği yaptıkları ve ortaklaştığı insanlar eliyle çocuklarımıza eğitim verilecek. Bu eğitimin içeriğine girmeye hiç gerek yok. Bir öğretmen nasıl camiye girip de vaaz vermiyorsa, bir imamın veya diyanet tarafından görevlendirilen insanların da eğitim öğretim kurumlarımızda ders vermemeleri gerekiyor. Eğitimin bir parçası olmamaları gerekiyor. En basitine indirgediğimizde bile buna itiraz etmek gerektiğini düşünüyoruz. Laik bir ülkede gözümüze sokarcasına eğitimi tarikat ve cemaatlere teslim edeceğini söylemesi çok büyük bir talihsizliktir. Bu değerlendirme ülkenin 100 yıllık birikimlerini yok saymaktır. Laik ve Çağdaş ülkemizin birikimlerini yok saymaktır. Milli Eğitim'in elindeki eğitim hizmetlerini başka kurumlara devredeceğini açık bir şekilde söylediler bunlara itiraz edeceğiz”