İstiklal Caddesi bombacısına sorulmayan soru: 'İlginç, eldeki tek kanıt bu'

TAKİP ET

"İlginçtir, cep telefonu incelenmemiş, 'Hacı'nın mesajı nedense Albashir'e sorulmamış! Oysa 'Hacı'nın kimliğini ortaya çıkarmak için eldeki tek kanıt bu."

"İlginçtir, cep telefonu incelenmemiş, ‘Hacı’nın mesajı nedense Albashir’e sorulmamış! Oysa ‘Hacı’nın kimliğini ortaya çıkarmak için eldeki tek kanıt bu."

Halktv yazarı İsmail Saymaz, "İstiklal Caddesi bombacısı sınırı nasıl geçti?" başlıklı yazısında yaşananları aktardı.

"İdlib’de 70 bin briket ev inşa etmişiz. Sınırda 1055 kilometrelik duvar, güvenlik ve devriye yolu yapmışız. 918 kilometrelik sınırı aydınlatmışız. 284 kilometre boyunca termal kamera kurmuşuz. Tam 230 elektro optik kule dikmişiz" diyen İsmail Saymaz, "Peki, bunca önleme rağmen Suriye’den Türkiye’ye kaçak geçiş neden önlenemiyor?" sorusunu sordu, İstiklal Caddesi’ne bombayı bırakan Ahlam Albashir’in sınırı geçiş hikayesini tüm ayrıntılarıyla aktardığını yazdı.

Yazının ilgili bölümü şöyle:

İdlib’te bir gece: “Hacı’dan (İsmail Saymaz’ın notu: Albashir, ‘Hacı’ kod adlı kişinin PYD’li üst düzey bir istihbaratçı olduğunu iddia ediyor) ayrıldıktan bir gün sonra kaçakçılarla İdlib’e geldiğimizde beni Bilal Hassan’a teslim ettiler. Bilal, Mümbiçli bir Kürt olduğunu, kardeşinin ‘Hacı’nın yanında askerlik yaptığını söyledi. 2014’te Türkiye’de cezaevinde yattığını ve deport edildiğini, bu yüzden Türklerden nefret ettiğini anlattı. Geldiğimiz evin, komşusu ‘Ebu Hasan’a ait olduğunu belirtti. Beni kız kardeşi olarak tanıttı. Kimseyle konuşmamamı tembihledi.

Motorla sınıra: Bu evde bir gece kaldıktan sonra Ebu Hasan; Bilal ve beni motosiklete bindirerek, İdlib dışında kafenin önüne bıraktı. Bir araç bizi aldı. Kaçak olarak sınırı geçmek için bekleyenlerin toplandığı eve geldik. Beş kişi daha vardı. Gece 2’de kaçakçılar bizi araca alıp sınıra getirdi. 15 kişi sınırı geçtik.

‘Portakal işçisiyiz’ diyecektik: Üç saat boyunca koştuk. Bir suyun başında dinlendikten sonra sürücüsü Türk olan eski minibüse bindik. Dört kaçakçı dönerken, biz minibüsle sınıra yakın köyde bir eve geldik. Bir süre sonra eve gelen kapalı kasa araçla bir saat yol gittik Araç değiştirerek, başka kapalı araca bindik. Bir saat daha yol gidip Deyrizzor şehrinden bir ailenin evine geldik. Polis çevirse portakal toplama işine giden işçiler olduğumuzu söylememiz tembihlendi.

İki kişi 1600 TL: Evin sahibi nereye gideceğimizi sordu ve herkesten ayrı ayrı ücret istedi. Bilal ile İstanbul’a gideceğimizi söyledik. Bizden 1.600 TL istedi. Yanımızdakiler Avrupa’ya gideceklerini söyledi. Bir araç bizi aldı. 1-1,5 saat gittikten sonra araç bozuldu. Minibüs geldi. Minibüste 20 kişi vardık. Bir saat sonra güzel bir tesiste mola verdik. Tesise camları siyah filmle kaplı araç geldi ve İstanbul’a geldik. İstanbul’a girdiğimizde Bilal’in telefonuna bir konum geldi. Şoför herkesi indirdikten sonra en son bizi bıraktı.”

Sorulmayan soru...

Öte yandan yazıda saldırıya ilişkin karanlık noktalar olduğunu belirten Saymaz, saldırgana sorulmayan bir soruya işaret etti:

"Albashir, emri ‘Hacı’ kod adlı PKK’lı istihbaratçıdan aldığını iddia ediyor. Ancak ‘Hacı’nın gerçek kimliği bilinmiyor, görüntüsü yok. Albashir, ‘Hacı’ ile görüştüğü cep telefonunun imha edildiğini savunuyor. Bu yüzden mesajların kaybolduğu anlaşılıyor. Ancak saldırıdan sonra geldiği evde Ahmed Jarkas tarafından kendisine yeni telefon verildiğini belirterek, “Telefonu açtığımda Hacı’nın mesaj göndermiş olduğunu gördüm. ‘Ben Hacıyım’ yazıyordu” diyor.

İlginçtir, cep telefonu incelenmemiş, ‘Hacı’nın mesajı nedense Albashir’e sorulmamış! Oysa ‘Hacı’nın kimliğini ortaya çıkarmak için eldeki tek kanıt bu.

Öte yandan ‘Hacı’ ile Albashir arasındaki köprü eleman sayılan sözde eşi ‘Bilal Hassan’ kod adlı kişinin de kimliği belirsiz.‘Bilal Hassan’ yurtdışına kaçırılmak üzere Edirne’ye götürüldüğü ve halen kayıp. Dua edelim ki, Türkiye’de olsun.

Son olarak, bombanın kim veya kimlerce hazırlanıp temin edildiği de bilinmiyor.

Bu sorular yanıtlanmazsa terör eylemi aydınlanmış olmayacak."

istiklal caddesi terör