İZAV'dan İzmir Adliyesi çağrısı! "Avukatlar daha kaça bölünebilir?"

TAKİP ET

İzmir Adliyesi'nin  bölümleri ayrılmasının ardından tepkiler gelmeye devam ediyor. Son olarak yazılı açıklama yapan İZAV( İzmir Avukatları) , adliyenin bölünmesi ile ilgili eleştirilerini sıraladı.

İzmir Adliyesi’nin  bölümleri ayrılmasının ardından tepkiler gelmeye devam ediyor. Son olarak yazılı açıklama yapan İZAV( İzmir Avukatları) , adliyenin bölünmesi ile ilgili eleştirilerini sıraladı. ‘’Kiracı adliyeler’’ adı altında yazılan bildire, adliye koridorlarında taraflar arasında bulunan mesafeden,  izleyicilerin salona alınmamsına kadar birçok konudaki şikayetlerini bildirdi.

İZAV (İzmir Avukatları) İzmir Adliyesi’nin parçalara bölünmesinin ardından yazılı açıklama yaptı. Adliye’nin yönetim tarzında birçok eksiklikler olduğunun altı çizilen metinde, İzmir Adliyesi’nin dokusuna sahip çıkılması gerektiği vurgulandı.
İZAV’dan yapılan yazılı açıklama işe şöyle;
 
BİR ADLİYE EN FAZLA KAÇA BÖLÜNEBİLİR
YA DA
DAHA KAÇA BÖLÜNDÜKTEN SONRA TEPKİ VERİLMELİDİR?
 
Toplumsal adaletin sağlanması uygulayıcıların özgür iradeleri ile gerekçeleri hukuka tam anlamıyla uygun objektif kararların verilmesi ve uygulanmasıyla olur. Toplumun adalete güveni kadar adalete olan saygısı da gelecek nesillere bırakılması gereken bir mirastır. Adaletin saygınlığı batı medeniyetlerinde örnekleri olduğu gibi fiziki mekanların uygunluğu ve yüzlerce yıldır yerinde bir anıt gibi duran adliye binaları ile desteklenmelidir.

Son dönemde yetersiz alanları ile sağlıklı yargılama yapılmasına engel durumda duruşma salonları olan, çalışma şartları uygunsuz kalem odaları olan “KİRACI ADLİYELER” yaygınlaşmaya başlamıştır. İnşa edilirken iş hanı, konut ya da amacı tütün dağıtımı olan bir yapıda adalet dağıtmaya çalışmak, avukatların, hakimlerin, savcıların, kalem personellerinin ve nihayet bundan olumsuz etkilenen vatandaşların sorunudur.
Kiracı adliyelerin olumsuz fiziki şartları, sadece duruşma salonları veya kalem odaları ile sınırlı değil, penceresiz, havasız, basık koridorları, yetersiz asansörleri, dağınık konumları ile her duruşmayı bir sorun haline getirmiştir. Duruşma salonunda davacı ile davalı neredeyse yan yana durmakta, salona girip çıkarken temas etmemek için ayrıca çaba sarf etmek gerekmektedir. Duruşma izleme imkanı bulunmayacak kadar küçük salonlarda yapılan yargılamalarda, duruşma salonuna bu gerekçe ile izleyici alınmamaktadır.  Aleni yargılanma ya da duruşmanın açıklığı ilkesi, adil yargılanma hakkının çok önemli bir unsurudur ve küçük salon gerekçesine sığınılarak göz ardı edilmeyecek kadar önemli bir güvencedir.

Özellikle Aile Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemeleri gibi vatandaşların bizzat katıldıkları davalarda, duruşma sırası beklerken, salona girip çıkarken tarafların bu derece yakın tutulması, karanlık ve basık bir ortamda duruşma sırası beklemeye zorlanması, yaşadıkları psikolojik baskının da etkisi ile ciddi sonuçlar doğuracak tartışmalara yol açacaktır. İzmir Adliyesinin altı parçaya bölünmesi ve bu bölünmenin avukatların iş yükü esası, hakim, savcı ve memurların çalışma koşulları ile vatandaşların adalete sağlıklı erişimi dikkate alınmadan masa başında tek tarafları karar alarak yapan idareyi olumsuz sonuçları konusunda, UYARIYORUZ!

Yine konuya sadece imza kampanyası açarak çözüm bulma gayreti gösteren ve avukatlara, bu mesleği daha ne kadar yapabilirim diye düşündürten İzmir Barosu’na da soracak bir sorumuz var;
“Avukatlar daha kaça bölünebilir?”
                                                                                                       İZAV
                                                                                           İZMİR AVUKATLARI
                                                                       100. YIL HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DERNEĞİ