İzmir Barosu'ndan polis şiddetine tepki: 'Sürecin sorumlusu siyasal iktidar!'

TAKİP ET

Avukat Mustafa Akyol'un Hatay'da polisler tarafından darp edilmesine yönelik açıklama yapan İzmir Baro Başkanı Yılmaz, 'Hiçbir zaman böylesi bir şiddet karşısında boyun eğmeyeceğimizi biat etmeyeceğimizi ve asla vazgeçmeyeceğimizi doğru bildiğimiz, hukuka uygun olarak devam ettiğimiz yol üzerinde yürümeye devam edeceğimizi buradan kamuoyuna bir kez daha ifade etmek istiyorum. ' dedi

YELİZ AKPINAR/ İZMİR GÜNDEMİ - İzmir Barosu’nun konferans salonunda, Türkiye Barolar Birliği (TBB)koordinasyonuyla, Avukat Mustafa Akyol’un hasar tespit çalışmaları ve depremzede yurttaşlara hukuki destek sağlamak üzere bulunduğu Hatay’da 3 Mart Cuma günü polis saldırısınayönelik basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasınıİzmir Barosu adına Baro Başkanı Sefa Yılmaz yaptı.

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz; “ Değerli basın emekçileri 6 Şubat 2023 tarihin de meydana gelen büyük deprem felaketinden sonra karşımıza hukuk ihlallerinin varlığı yönünde birçok ihbarlar geldi. Bu hukuk ihlallerinin bir şekilde önüne geçmek adına özellikle TBB’nin Koordinasyon Merkezi üzerinden yürüttüğümüz çalışmalar çerçevesinde bizlerde İzmir Barosu olarak Hatay iline Barolar Birliği’nin belirlediği takvime bağlı olarak meslektaşlarımızı gönderdik.  Ancak 3 Mart Cuma günü Hatay iline gönüllü olarak gidenmeslektaşlarımızdan Mustafa Akyol Hatay ilinde bir polisinsaldırısına uğradı “ dedi.

BU ŞİDDET SADECE YURTTAŞA KARŞI DEĞİL  

Hak ihlallerine ve hukuksuzluğuna vurgu yapan İzmir Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz,” Benim söylemek istediğim şu ülkemiz uzun zamandır özellikle kamudan gelen şiddeti bütün boyutlarıyla yaşıyor.  Bu şiddet sadece yurttaşa karşı değil! Bu şiddet avukatlara, görevini yerine getirmeye çalışan başkaca vatandaşlarımıza karşı sürekli ve düzenli bir biçimde devam ediyor. Hak ihlallerinin varlığını biz deprem felaketinden hemen sonra bölgeye gittiğimizde gördüğümüzü ve tanıklık ettiğimizi defalarca yaptığımız basın açıklamalarıyla ifade ettik.  Bunlar bir takım yayın organlarınca ya da yetkili bakanlarca ne kadar reddedilse de hak ihlallerinin ve hukuksuzluğun varlığı o kadar net ve açık ki bunun en yakın örneği meslektaşımıza karşı uygulanan şiddettir. Bu şiddetin kaynağı doğrudan devleti temsil eden devletin kolluk gücüdür.Aslında yurttaşını malını canını namusunu ve varlığını korumakla görevli olan kolluk gücüdür, bu nedenle bu kolluk güçlerinden bu şiddetin geliyor olması çok daha acı ve çok daha düşündürücüdür.  Bu yüzden hukuk devleti ilkelerinden ne boyutta ayrıldığımız demokratik laik sosyal hukuk devleti anlayışını nasıl terk ettiğimiz ve sonuçlarının ne olduğunu 3 gün önce meydana gelen bu olayda gördük ve bundan sonra umarım bir daha görmeyiz. ” dedi.

BİAT ETMEYECEĞİZ

Biz Türkiye’ de yaklaşık 177 bin avukatız 81 ilde barolarımız var bu şiddet doğrudan barolara avukatlara karşı yöneltilmiş bir şiddettir. O yüzden İzmir Barosu olarak uygulanan bu şiddeti hukuksuzluğu hukuka aykırılığı sonuna kadar protesto ediyoruz ve reddediyoruz. Hiçbir zaman böylesi bir şiddet karşısında boyun eğmeyeceğimizi biat etmeyeceğimizi ve asla vazgeçmeyeceğimizi doğru bildiğimiz, hukuka uygun olarak devam ettiğimiz yol üzerinde yürümeye devam edeceğimizi buradan kamuoyuna bir kez daha ifade etmek istiyorum. “ dedi.

AVUKAT MUSTAFA AKYOL ANLATIYOR

Hatay’da saldırıya uğrayan Av. Mustafa Akyol olayın detaylarını paylaştı. Av. Mustafa Akyol, ”Anlatmaya olaydan başlayayım Muammer Aksoy caddesiydi yanlış hatırlamıyorsam, TBB’nin geliştirdiği enkaz radar uygulamasını kullanıyorduk o esnada taşımacı olduğunu düşündüğümüz kişilerle polis arasında bir tartışma başladı. Biz ilk önce seyirci olarak baktık, olay nereye gidecek ne olacak diye daha sonra vatandaşlara olayı sorduğumuzda ev sahibinin ortada olmadığını söylediler daha sonra anlaşıldı ki ev sahibiordaymış. Polisle o vatandaş arasında bir tartışma çıktı ve polis vatandaşı coplamaya başladı, bir noktada cop kafasına gelince vatandaş yere yıkıldı. Ben o noktada müdahale ettimçünkü yere yatıp hareketsiz kalmasına rağmen polis coplamaya devam ediyordu. Sözlü olarak uyarmaya çalıştım fakat beni duymadı ya da dinlemedi. Böyle olmayacağını anladığımda araç plakasını videoya almaya çalıştım. Belki daha sonrasında bir işlem yapılır, takip edilir diye. O noktada polis arkasını döndüğünde beni gördü, kameraya aldığımı fark etti, ’sen kimsin ne yapıyorsun‘ derken, avukat olduğumu söyledim. Üstümde barolar birliği yeleği ve yaka kartım vardı ama tüm bunlara rağmen hızlı bir şekilde elimi arkaya kilitleyerek beni polis aracının kaputuna yasladı. Kolumu arkadan tutup ensemden de bastırıyordu, ensemde ve boynumda kızarıklıklar oluşmasına neden oldu. O esnada kasketim, gözlüğüm her şeyim gitti. Üçüncü bir polis olayı görünce hemen beni diğer polisin elinden aldı. Ortam çok gergin olduğu için beni polis aracının içerisine koydu, aracın içerisinde kalmamın biraz daha iyi olacağını ima etti. Diğer avukat arkadaşlarımıza haber verdik onlarda sağ olsunlar hemen hızlıca geldiler. Polis kolluk kuvvet, çevik kuvvet ve özel hareket da hemen geldi oraya aracın etrafında barikat kurdu. Beni ilk başta gelen arkadaşlara göstermemişler daha sonra telefondaki videomun silinmesi talep edildi fakat diğer avukat arkadaşlarım da müdahalesiyle bu işlem olmadı daha sonra diğer polis kuvvetleri gelince biraz daha o bölgede durduk baktık orda çözemeyeceğiz polis kuvveti ayrıldısonrasında biz ayrıldık.  Hastaneye gittik darp raporu almak için darp raporunun örneğini de ilk gün alamadık, hastane polisleri vermediler. Savcılarımızın talimatıyla darp raporu alındı getirildi, şikayetçi olundu tanıklarımızı dinlettik tutanaklar tuttuk savcılığımıza başvurduk. Bundan sonra soruşturma devam edecek.” diyerek sözlerine son verdi.

BAROLAR ANAYASAL BİR KURULUŞTUR

Olay sonrası sürecini anlatan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, ”Soruşturma devam ediyor. Bize verilen bilgi de, görevli polis memurunun geçici olarak görevden alındığı adli kontrolle de serbest bırakıldığı yönünde. Bu konu hakkında Hatay Baro Başkanı Cihat Açıkalın meslektaşımızla da diyalog içerisinde olduk. Kaldı ki Yönetim Kurulumuzdan Gamze Şimşek veBarolar Birliği’ nin koordinasyon merkezinde görevli olan, önceki dönem başkanlarımızdan Özkan Yücel de oradaydı ve hızlı bir şekilde konuya müdahil oldular. Buradan varmak istediğimiz sonuç şu, son yıllarda özellikle avukatlarınhukukçuların ki bir istatistik var sanıyorum son 10 yıl da 500 e yakın avukat gerek karşı yan gerekse kolluk güçleri tarafından çok ciddi şiddete maruz kaldı. İcra dairelerinde adliyelerde haciz mahallelerinde avukatlar darp edildi, öldürüldü. Aslında burada hukukçulara avukatlara bu eylemler yapılırken eylemleri işleyenlerin cezasızlıkla ödüllendirilmesi, bu eylemlerin artarak devam etmesinin en büyük sebebidir ve bunun sorumlusu siyasal iktidardır. Hukuku avukatı baroyu itibarsızlaştıran ve vatandaş gözünde kolluk güçleri gözünde güçsüzleştiren itibarsızlaştıran ve cezasızlıkla ödüllendiren siyasal iktidar gelinen bu sürecin tek sorumlusudur. Aslında yasalarımız net ve açıktır, görevi başında avukata karşı işlenen suç hakim ve savcılara karşı işlenmiş addedilir. Yargılamanın bu madde üzerinden yapılması ve buna göre de emniyet tedbirinin alınması gerekir. Bizim eleştirimiz sadece kolluk güçleriyle ilgili değil kolluk güçlerine bu cesareti veren siyasal iktidaradır. Sözlerimizin tamamı bu güçlerin bizlere karşı uygulamış olduğu şiddetin ortadan kaldırılabilmesinin tek önlemi siyasal iktidarın bu konuda hukukçulara barolara avukatlara yaklaşım tarzını değiştirmesi ve onun avukatlık kanunun 1. Maddesinin 2. cümlesinde yer alan yargının esas unsuru olan savunma mesleğini serbestçe temsil eden avukatın varlığını kabul etmesidir. Her ne kadar yargılama ve içerisinde yer almasa da barolar anayasal bir kuruldur. Ancak gelinen süreçte baroları, avukatları ve hukuku itibarsızlaştırarak; bağımsız yargıyı ortadan kaldırarak bağımlı bir yargıya dönüştürerek, hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırarak üstünlerin hukukunu ortaya koyarak böyle bir anlayışı ortayagetirmiştir. Bizim mücadelemiz bunlarladır.” dedi.