İzmir Tabip Odası'ndan kritik İzmir depremi raporu

TAKİP ET

İzmir Tabip Odası Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Çalışma Grubu 30 Ekim İzmir Depremi ile ilgili olarak Birinci Ay Raporunu yayınladı.

İzmir Tabip Odası İzmir'de meydana gelen depremin ardından İzmir Depremi Birinci ay raporu yayınladı. Rapora göre; 
İzmir şiddetle sallamaya başladı. 15-20 saniye kadar süren sarsıntı sonrası kimileri için hayat sonsuza kadar durdu. Kimileri kısa süren bir şaşkınlığın ardından kendini evin dışına atma telaşındayken, kimileri kendini olduğu yerde hareketsiz kalıp ne yapacağına karar verememe noktasında buldu.
Kentin göreceli dar bir alanında yıkılan binaların verdiği dehşet ve acıyla birlikte dayanışma hemen devreye girdi ve olaydan sağ kurtulanlar yıkılan binalarda kurtarma çabalarına girişti.
Deprem Ege Denizi’nde Sisam adası açıklarında (Seferihisar’dan yaklaşık 17 Km. uzaklıkta), yaklaşık 16.5 Km. derinlikte gerçekleşmişti. Büyüklüğü AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) tarafından 6.6, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından 6.9, Birleşik Devletler Yer Bilim Araştırmaları Kurumu (USGS) tarafından ise 7.0 olarak açıkladı.

6.9, Birleşik Devletler Yer Bilim Araştırmaları Kurumu (USGS) tarafından ise 7.0 olarak açıkladı.
İzmir ve çevresi jeolojik yapısı nedeniyle barındırdığı çok sayıda kırılma hattı nedeniyle depremlere yabancı değildir. Yaşadığımız deprem, 1900 yılı başından bu yana kaydedilebilen ve büyüklüğü 6 ve üzeri olan depremlerin sonuncusudur; 19 Ocak 1909’da 6 büyüklüğünde Foça Depremi, 31 Mart 1928’de 6.5 büyüklüğünde Torbalı Depremi,  22 Eylül 1939’da 6.6 büyüklüğünde Dikili Depremi, 23 Temmuz 1949’da 6.6 büyüklüğünde Karaburun Depremi, 16 Temmuz 1955’de 6.8 büyüklüğünde Söke-Balat Depremi, 6 Kasım 1992’de 6 büyüklüğünde Seferihisar Depremi ve 12 Haziran 2017’de ise 6.2 büyüklüğünde Karaburun Depremi...

İzmir İli sınırları içinde yaşanan bunca depreme bakıldığında normal koşullarda afetlere hazırlıklı olmamız, yıkılan ya da ciddi hasar gören binaların olmaması, ölü sayılarından bahsetmememiz gerekirdi. Ancak öyle olmamış depremde ağırlıklı olarak Bayraklı bölgesinde ciddi yıkım ve kayıp yaşanmıştır.
Depremden en çok etkilenen bölgenin toprak yapısı yapılaşma süreci aslında yıkımın ipuçlarını vermekte ve gerçek fotoğrafı göstermektedir. Deprem Bornova Çayı ve sel suları tarafından taşınan alüvyonların oluşturduğu, depremde sıvılaşma denilen olayın gerçekleşmesine uygun zemine yapılmış, özellikle de uygun malzemelerin kullanılmadığı binalara zarar verdi. 1960’lı yıllarda başlayan yüksek konut yapma, yüksek getiri elde etme modası Bornova ovasının hızla yapılaşmasına, tarım alanlarının ve narenciye bahçelerinin bu modaya kurban edilmesine neden oldu. Bu sürece planlama sorunları ve denetim eksikliği de eklenince fotoğraf karesi tamamlanmış olmaktadır.
Depremin bilançosunu şöyle özetleyebiliriz:
Ölen sayısı: 118
Yaralı sayısı: 1035
Yıkılan bina sayısı: 19
Ağır hasarlı, acil yıkılacak bina sayısı: 506 (4.239 bağımsız bölüm)
Orta hasarlı bina sayısı: 511 (6.929 bağımsız bölüm)
Az hasarlı bina sayısı: 5.119 (55.235 bağımsız bölüm)   

Deprem afet sınıflandırmasında doğal olanlar grubunda yer almaktadır. Depremin oluşumu engellenemez, ancak oluşabilecek yıkımlar ve bunlara bağlı kayıplar, ancak afetlere hazırlıklı olarak önlenebilir. Yerleşim yerleri olası afetler öngörülerek, yapılan bilimsel değerlendirmelerin ışığında planlanırsa, binalar bilimsel verilerin gösterdiği standartlarda rant ve politik çıkarlar göz ardı edilerek ama toplumsal çıkarlar göz önünde bulundurularak yapılırsa depremden etkilenme olasılığı en aza indirilebilir.

BARINMA KOŞULLARI
Depremin ardından İzmir Tabip Odası gönüllüleri etkilenen bölgeleri ve tüm geçici yerleşim alanlarını düzenli olarak ziyaret ederek durum değerlendirmesi yapmışlardır. Hali hazırda kentte çadır geçici yerleşim alanlarının tümü kaldırılmış, yerine konteyner barınma alanları kurulmuştur. Depremin birinci ayı dolmadan, kentte kurulmuş olan çadır geçici yerleşim alanlarının kaldırılıp yerine konteyner alanlarının kurulması çok sevindiricidir.
Raporda bu bölümde çadır geçici yerleşim alanlarında gözlemlenen sorunlar ele alınmıştır. Gözlemlerimizden çıkardığımız dersler, kent olarak gelecekteki olası olağandışı durumlara hazırlığımızı geliştirmemiz açısından yol gösterici olacaktır. 
Rapor için; 
http://izmirtabip.org.tr/news/4832

 

izmir tabip odası izmir depremi rapor