Karşıyaka Belediyesi'nden gıda krizine karşı önemli hamle!

TAKİP ET

Karşıyaka Belediyesi, gıda krizine karşı dirençli bir kent olma amacıyla hazırladığı Gıda Strateji Belgesi'ni tanıttı. Proje ile Gıda Strateji Belgesi'ne sahip ilk ilçe belediyesi olan Karşıyaka'nın yakın gelecekteki yol haritası çizildi.

Karşıyaka Belediyesi tarafından sürdürülen ve gittikçe derinleşen küresel gıda krizi ile mücadelede Karşıyaka için yol haritası niteliğini taşıyan ‘Kentsel Gıda Strateji Belgesi’ tamamlandı.

Türkiye çapında, Gıda Strateji Belgesi’ne sahip ilk ilçe belediyesi olan Karşıyaka Belediyesi, tamamlanan çalışmayı bugün Zübeyde Hanım Nikah Sarayı’nda düzenlenen toplantıyla kamuoyuna tanıttı. 

Toplantıda konuşan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, projenin önemine dikkat çekerek önümüzde 5 veya 10 yıl içerisinde su, gıda ve enerji krizi yaşanabileceğini belirtti.  
TUGAY: EMİN OLUN!

Çalışmanın öneminden bahseden Başkan Tugay, “Bizim için tarihi önemli olan bir günde bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ediyorum. Hepiniz özlesiniz. Bu çalışmanın anlamını kavranış insanlar olarak bundan sonraki süreçte yanımızda olmanı sizlerden rica ediyorum. 4,5 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Bazı şeyleri yaparken kafa karıştırıcı, insanları zorlayıcı şeyler yapmış olabilirim. Yorduğum insanlardan özür dilerim. Zihinsel olarak bir yorgunluk yaratmış olma ihtimalim var. Bunu yapmaktan çok mutlu değilim. Gösteri olarak yapmadığımız yüksek sesle söylemek isterim. Burada kent bostanımız var. Size de ikram ettik. Tohumları dağıtıyoruz dendiğinde… Sanki toplumun bugün ki gündeminden uzak kendi hayal dünyamızda bir şeyler üretiyormuşuz gibi düşünülüyor olabilir. Bunu düşünenleri kınamam, buna benzer sadece vitrinde yer almak adına bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek adına pek çok siyasi ve yerel yönetim örnekleri var. Ben bunların parçası olmak için bunları yapmadım. Bundan emin olun” dedi. 

“DÜNYANIN DENGESİ BOZULDU”

Dünyanın doğal dengesinin bozulduğunu ifade eden Tugay, “İçinde yaşadığımız dönemin yoğun bir huzursuzluk, belirsizlik, sürekli artan sıkıntılar ve geleceğe dair umutsuzluk içinde yaşadığımızı hepimiz ifade edebiliriz. Bu hisler toplumun çoğunda var. Nedenleri neler? Belediyemizi suçlayabiliyoruz, hükûmeti suçlayabiliriz ama global düzeyde ve tüm dünyadaki bir şekilde katkıda bulunduğu durula yaşıyoruz. Allah aşkına herkes bunu bir farkında olsun. Dünyanın doğal dengesi bozuldu. Bozulacak demiyorum, bozuldu. Bu temelde dünyanın ısısının artmasıyla oldu, bir miktarda bizim kattığımız kimyasal atıkların doğada tahribatla oldu. Direk tahribatıyla da oldu, Akbelen Ormanı’nı kesmek gibi mesela. Çok enteresan şeyler de oluyor. Enim içi önlen bir ağaç insan gibi çok kıymetli. Bu kuraklıkta ağaçlar dayanamıyor. Buna benzer çok fazla şeyi bir araya getirebiliriz. Durum şu ki; dünya, Avrupa kıtası, Anadolu, İzmir, Karşıyaka, sizin mahalleniz ve siz kendiniz… Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde ağır bir şekilde su, gıda, enerji krizi yaşayacaksınız. Çevrenizdeki canlı yaşam yavaş yavaş yok olacak. Kimleri en kadar suçlayacağımızı puanlama yöntemiyle bulmayı, suçlu insanlara suçlusun demeyi çok isterim. Suçluluğun ağırlığına baktığınızda bu işleri yönetenlerin daha fazla suçlu olduğunu hepimiz söyleyebiliriz. Ama seçim kampanyalarında iklim krizinden bahseden milletvekillerini, belediye başkalarını kimse dinlemiyor. Bunu konuşanlar çok uzak bir gelecekten bahsediyor gibi dinleniyorlar. Bize maaş artışından bahsedin diyorlar. Ama hepsi sağlıklı bir çevrede normal olarak yürüdüğü ortamda mümkün. Suyu yaratacak mıyız, gıdayı verimli üretecek miyiz, önemli olan o” şeklinde konuştu.

“ÜSTÜMÜZE DÜŞEN NE VARSA YAPMAYA HAZIRIZ”

Susuz tarımında artık işlemediğini vurgulayan Tugay, “Ormanlar yandığı zaman, 'yansın yüzyıllardır yanıyor, sonra kendi kendine büyüyor' diyorlar. Emin misiniz? TEMA Vakfı'nın yayınladığı bir rapor var. Onu okuyun ve yanan ormanların yüzde kaçının geri dönebildiğini kendiniz görün. Yüzde 1'i dönebiliyor, yüzde 99'u yok oluyor. Ormanlar kendini yenileyebilir mümkündür ancak bu hava sıcaklığı normal şartlarda olduğunda, yağış olduğunda mümkün. Ancak bugün bu şartların hiçbir elimizde yok. Bunlar olmadığı zaman yanan orman yok olmuş bir alana dönüşüyor. Susuz tarım da işlemiyor artık. Biz sürekli kaybetmeye devam ediyoruz. Bu sadece bizim bölgemizde olan bir şey değil, tüm dünyada böyle. Siz İzmirli olarak ABD Avrupa, Kanada bu hatayı yapıyor diye biz Karşıyaka olarak bu hatayı yapmak zorunda mıyız? Biz daha mı az zekalıyız? Problemimiz nedir bizim? Kendi kendimize koyduğumuz duvarlar, kafesler bizi sahip olduğumuz zihinsel zenginlikten verim almamıza engel oluyor. Ben bu ülkenin evladı olarak bu toprakta her türlü mücadeleyi vermek için siyasetle ilgilendim ve elimden gelen her şeyi yapıyorum. Bu dünyayı ve bizler su krizi bekliyorsa önlem almamız lazım. Yaşamak için mecburuz buna. Biz bunu kendimize model ve görev belirledik. Üstümüze düşen ne varsa yapmaya hazırız” şeklinde konuştu. 

“DOMATESİMİZİ MENEMEN'DEN DEĞİL ANTALYA'DAN ALIYORUZ”

İzmir’in bir tarım bölgesi olduğunu ancak domatesin Menemen’den değil de Antalya’dan getirildiğini söyleyen Tugay, “Biz beslenmek için neye ihtiyaç duyuyoruz, sağlıklı gıda nedir, bunun miktarı nedir, mevcut şartlar içinde insanların buna erişebilirliğin belirlenmesi… İlk olarak bunları belirleyelim dedik. Yapılan araştırmada Karşıyaka'nın içinde gıda çölleri olduğu anlaşıldı. Bu bize o alanda bir şey yapmamız gerektiğini gösteriyor. İhtiyaçların giderilmesinin ardından ise bunları hangi yollarla gidereceğiz ve sorunu çözebileceğiniz diye araştırdık. Bunu yarından başlayıp sonsuza kadar süren süreçten bahsediyoruz. İdeal olan nedir? İhtiyacımız neyse onun bir yerde üretilmesidir. Üretilirken sağlıklı şartlarda üretilmesidir. Sonra çevreye zarar vermeyecek şekilde bize ulaştırılmasıdır. Sonra bize ulaştığı noktada makul bir tutarla buna üretebilmemiz ve bu sistemin sürekli iyileştirilerek devam ettirilmesidir. Eğer şu an yaşadığımız topraklar bizim beslenmemize yetecek tarımsal ürünleri üretmeye müsaitse biz daha rahat bu yolu yürürüz. Eğer Ege Bölgesi buna müsait değilse, hiçbir yer değildir. Biz zaten tarım bölgesindeyiz. Ancak domatesimizi Menemen'den değil Antalya'dan alıyoruz. Antalya'da üretilen meyve sebze buraya gelene kadar yüzde 30'u kaybedilip çürüyor. Maliyet de katlanıyor. Bizim ihtiyacımız olan gıdayı burada İzmir sınırlarında ya da bölgemizde üretemez mi insanlar? Üretiyorlar da onlardan birinin gidip alması lazım. Bunu özel firmalara bırakırsanız eğer, onlar en fazla endüstriyel şekilde üretilmiş ve kar edilmiş yerlere gidiyorlar. Onların gözünde üreticini ve tüketicinin korunması gibi bir gaye yok” ifadelerini kullandı. 

“BUNUN ADINA BİRİLERİ EKONOMİ DİYORSA KAHROLSUNLAR”

İnsanı her şeyin üstünde gördüğünü vurgulayan Başkan Tugay, “Ben doktor olarak, hayatı boyunca sosyal demokrasiye inanmış insan olarak, insanı her şeyin üstünde görüyorum. Paranın canı cehenneme diyebileceğim kadar kötü ve yanlış buluyorum. Önemli olan birilerinin servet yapması değil. Bunun adına birileri ekonomi diyorsa kahrolsunlar. Kimse ekonomi demesinler buna. İnsanları köle gibi çalıştır, üç kuruş parayla geçinmeye muhtaç et, sonra kapitalist ekonomiyi mecbur tut. Bizi yıllardır öylesine bir yalanın içine soktular ki herkes her gün döviz fiyatını takip etmekten, gayrimenkul yatırımı için fırsat kollamaktan, yanındaki insanın açlıktan öldüğünü, üniversite öğrencilerinin kalacak yer bulamadığı için okuyamadığını, hastanedeki insanların cebindeki paraya göre muamele gördüğünü göremez hale geldiler. Aç ve susuz kalmak istemiyorsak, ucunun nereye dokunacağını bilmek lazım. Ekonomi yalanları ile insanları artık kandırmasınlar. Ben buna isyan ediyorum. İnsan olarak bu dünyada hakkım var. Burada yetişen her şeyde herkesin hakkı var. Birileri daha çok zengin olacak diye yapmayacaklar bunu. Kentsel gıda strateji belgesi, hiçbir vatandaşımızın aç kalmamasını amaçlayan, eşitliği adaleti amaçlayan belgedir. Bu nedenle herkes bu işin paydaşıdır ve sahip çıkmalıdır. Öyle bir şey yapacağız ki ihtiyacımız olanı doğru insanlara doğru şekilde ürettireceğiz.  Burada rol alanlar ceplerini doldurmaya çalışamayacak, vatandaş için çalışacak. Devlet bu vatandaşına sağlıklı şekilde vatandaşına makul gıdayı sağlamak zorundadır. Bu süreçte Karşıyaka Belediyesi'nde üstüne düşeni yapmak zorundadır” dedi. 

“İNSAN ELİ İLE İLK DEFA DÜNYADA BİR ORMAN YAPIYORUZ”

Tugay son olarak ise şu ifadeleri kullandı;

“Su krizi ile mücadele planımız şu; Karşıyaka ilçesinin altında su rezervleri var. Yamanlar Dağının suyu meşhurdur. Bu su rezervlerinin yerlerinin haritası yapmayı, sonra onların seviyelerine takip etmeyi yapabiliyoruz. Bunu İYT ile çalışıyoruz. Ön hazırlıkları da yapıldı. Yeraltı su rezervlerinin yağmur sularını emmesi için yer üstünde nasıl değişiklikler yapılması gerektiğini belirleyip onları yapacağız. 2,5 geçmesine rağmen kent ormanı alanın dokusu ile işlemediğimiz alanı karşılaştırdığınızda çok net görüyorsunuz. İnsan eli ile ilk defa dünyada bir orman yapıyoruz. Su krizini bu yolla önleyebileceğimiz düşünüyorum.”

GENEL BAŞKANIMIZA AKTARACAĞIZ

Yapılan çalışmanın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ne iletilip iletilmeyeceği sorusuna yanıt veren Başkan Tugay, “Yaptığımız bu çalışmayı Karşıyaka için yapıyoruz ancak tamamen Karşıyaka’nın sorunu değil, ülkemizdeki tüm kentlerin sorunu. Dolayısıyla bunu paylaşmamız lazım. Geçen süreç içinde pek çok ortamda bunu konuştuk. Orhan Sarıbal tarım ve gıda konusunda çok yakın çalışan partililerimizden birisidir. İzmir’de de geçmiş dönem vekillerimizden Kamil Okyay sındır çok ilgi. Siyasi olarak partimiz bu konuyla ilgileniyor. Ahmet akın ve yunus emre hem iklim krizi hem gıda konusunda yaptığımız çalışmalarda bilgi sahibiler, hazırladığımız belgeyi kendilerini sunacağız. Geçen aylarda 7 tane CHP ilçe belediyesi olarak zan azmana bir araya gelerek toplantılar düzenledik. Orada bir şeyler olgulaştı aslında bunu devamında bazı ortak çalışma grubu oluşturma düşüncemiz var. strateji belgesinin içinde bahsedilen ve zamanla geliştireceğimiz bazı şeyler var. Yerel üreticilerin desteklendiği, Pazar şehirler gibi düşüncemiz var. Arkadaşlarımız çalışıyorlar kentsel tarım ile ilgili, bu konuda çalışan belediyelerle de itirbatımız var. CHP'nin yerel yönetim strateji belgesine muhtemelen bu çalışmalarımızdan da katkı alınarak kentsel gıda stratejisi olması gerektiği de girecektir.Biz bunu detaylı olarak genel başkanımıza MYK’ya ve ilgili olan tüm partili büyüklerimize aktaracağız. Buradaki önceliğimiz Karşıyaka’daki eylem planı çerçevesinde sonucunu göreceğimiz eylemleri gerçekleştirip sonucun insanlara anlatabileceğimiz noktaya geldikten sonra tanıtımına başlatmak. CHP’nin bu çalışmalara duyarlı olduğunu ve yerel yönetimler için genel tavsiyeye dönüşeceğini düşünüyorum. Öncelikli çalışmamız kentimizde öncelik edindiğimiz sonuçlara ulaşmak” dedi.

cemil tugay karşıya belediyesi