Kemal Kılıçdaroğlu: 'İkinci yüzyılı birlikte inşa edeceğiz!'

TAKİP ET

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nde Millet İttifakı bir araya geldi. Kongrede konuşan Millet İttifakı'nın 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu," İkinci yüzyılı birlikte inşa edeceğiz" dedi

NUR DAYI/İZMİR GÜNDEMİ- 6 Mart’ta adaylık açıklamasında bir araya gelen Millet İttifakı’nın liderleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde tekrar buluştu. Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongre çok sayıda katılımcının konuşmalarıyla 21 Mart’ta son bulacak.

Toplantıya  Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı Adayı ve  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Partisi Genel Başkanı Gültekin Uysal , Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katıldı.

BİR ŞEY DEĞİŞECEK HER ŞEY DEĞİŞECEK

Geleceğin Türkiye'sini inşa ettiklerini vurgulayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç  Soyer", 100 yıl ülkelerin tarihinde önemlidir. 100 yıl öncesinden hatırlatma yapmak istiyorum. 100 yıl önce  İzmir'de yangının üzerinden 5 yıl geçmiş bütün ülke yanmış yıkılmış. 100 yıl sona ekonomik krizin enkazıyla baş başa,  verimliliğin sona ermesi, gençlerin umutsuzluğu, kadınların unutulmuşluğu buda yetmezmiş gibi 11 ilde yıkım. 100 yıl önce neden İzmir seçilmiş. Liman kenti olması anadolu da bir çok ilke imza atması, 8 bin 500 yıllık geçmişse sahip olması,  ses sesli ve çok renkli yaşam biçimini refaha çevirmiş. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk İzmir'i seçmiş. Türkiye'nin her yerinden 3 bin belediyeyi karlı kış koşullarda İzmir'e davet etmişti. 16 gün süren kongreye katılmışlardır.  Bizde buradan yola çıktık toplumun kılcallarından beslenerek gelecek inşa etmeye başladık.  Son iki gün paydaşlarımızın yaptığı çalışmları birbirine sunulduk. 100 yıl öncesinden farklı olarak, doğa da ekonominin dinamiklerinden biri olarak masaya dahil edildi. Atatürk'ün izlediği yol bize model oldu. Yola çıkarken sadece ortak akılla ilgili içerik vardı. Gördük ki ortak akılla inşa edilen süreç çok güçlü içerik oluşturdu.   Biz yola çıkarken bugünün siyasal ikliminde geleceğin Türkiye'sine katkı vermek için yola çıktık. Biz köprüleri ve yolları değil iyi bir geleceği de miras bırakmak istedik. Toplumun kılcallarından beslenen farklılıkların zenginlik kabul edilen gelecek inşa ediyoruz bu kongre millet ittifakının binlerce işçinin iş insanın ruhunu koyduk yüzlerce insanının birikimini koyduk bir şey değişecek her şey değişecek" dedi.

İKİNCİ YÜZYILI BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ

Geleceğin Türkiye'sinin oluşturmak için 4 ayağın önemli olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, " İkinci yüzyılı birlikte inşa edeceğiz işimizin kolay olduğunu kimse düşünmesin.  Güzel bir Türkiye yaşanabilir Türkiye barış içinde Türkiye hepimizin idealinde olan bir Türkiye. Hepimizin zor bir dönemde geçtiğimizin farkındayım. Ben gönlümdeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün iki ilkesi var. Siyasi bağımsızlığı, özgürlük ve bağımsızlık ilkesi, benim ilkemdir ikinci ilkesi ise ekonomik bağımsızlıktır. 100 yıl önce, Mustafa Kemal Atatürk'ün  siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa iktisat iktisatla taçlandırılmazsa az zamanda söner. Bugüne kadar büyük sıkıntılar çektiğimizi biliyoruz öyle bir düzen kuralım ki böyle bir düzenle karşı karşıya kalmayalım. Geleceğin Türkiye'si için 4 ayak önemli. Bu 4 ayak;

1'inci ayak güçlü bir demokrasi,  altı lideri bir araya getiren demokrasisidir. Demokrasisi gelişemeyen ülke gelişmemiştir.  Bizde demokrasimizi geliştirmek zorundayız. Yasma yürütme ve yargıyı birbirini denetleyen hale getirmek zorundayız. Her alan denetlenir. TBMM, oda denetlenir, anayasa mahkemesi denetlenir.  Özgür medya özgürlüğün olmadığı yerde medya olmaz medyanın özgür olması lazım. Demokrasinde her şey denetlenebilir olmalı. Bunu mutlaka hayata geçirmek gerekir. Siyaset kurumu halkına hesap vermek zorundadır.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken ulusal vergi konseyi kuracağız dedik. Ulusal vergi konseyi toplanan vergileri resmi gazetede yayınlayacak herkes bilecek vergilerinin nereye gittiğini. Sağlıklı ilerleyen demokraside siyasetin temiz kalması lazım. Siyasi etik kanunu çıkaracağız diye altı siyasi olarak altına imza attık. Siyasetle siyasetçinin ve halkının arasında etik yasa olmalı ve elbette siyaset kurumu halktan topladıkları vergileri, gelirleri belirlemeli. Dolayısıyla harcanan paraların sağlıklı bir şekilde harcanıp harcanmadığının hesabının verilmesi lazım. Altı lider oturduk tartıştık TBMM plan ve bütçe dışında, kesin hesap komisyonu kuracağız dedik ve bizim tarihimizde bir kesin hesap komisyonunun ana muhalefetten biri başkanı olacak. Ayakları yere basan medyanın özgür olduğu güzel bir Türkiye'yi oluşturmak için. O raporların tamamı gelecek hiçbiri makaslanmayacak.

2'nci ayak üreten Türkiye, her alanda üreten Türkiye sanayiden tarıma kadar hayatın her alanına kadar üreten Türkiye, üreten Türkiye güçlüdür. Herkes üretim zincirinin parçası olacak. Herkesin ürettiği Türkiye dışarıya el açmayandır. Her türlü yardımı yapabilecek yüce bir Türkiye'dir. 21. Yy neyi nasıl üreteceğimizi çok iyi bilmeliyiz. Her saniyede birden fazla buluş var 2yy ekonomisi artık bilgi ekonomisidir hangi bile üretirse o ülke kalkınır. Bilgiyi üniversitede üreteceğiz millet ittifakının iktidarında her üniversitede her düşünce özgürce karşılanır. Hiç kimse farklı düşündü diye atılmayacak üniversiteler bilgi yuvası olacak. Üniversitelerin ürettiği bilgiler sanayiciler tarafından metaya çevrilecek. Hedefimiz güzel bu hedefi gerçekleştireceğiz. Biz katma değeri yüksek ürün üretmek zorundayız. Söz sahibi olamayız. Katma değeri yüksek ürün üretmenin yolu üniversite bilgi üretmesi sanayicinin de   meta üretmesidir. Millet ittifakı sürecinde biz başkalarının pazarı değil üreten ihraç eden ülke olacağız.20. yüzyıl petrol yılıydı, 21. yüzyıl ÇİP yılı. ÇİP'i kim üretecek ÇİP'in nerede üretileceğine bilgi kara verir. Çip üreten bir ülke olacağız. Bilgi üreten hocalarımız var. Biz insanları kendi ülkemizde tutamıyoruz.

3'ncü ayak güçlü bir sosyal devlet inşa etmek, istediğiniz kadar üretin bir kesim yoksul bir taraf zengin olursa orada huzur olmaz berekette olmaz. Yaratılan kaynak hakça paylaştırılmalı hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Anayasa mahkemesi bir kararında sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak dengeyi sağlamakla yükümlüdür bu karar karşılık sosyal devlet büyük yara almıştır. Alt gelir grubundan üst gelir grubuna para aktarıldı bunu düzeltmek bize nasip olacak 102 sayılı sözleşme, 8 dallı sigorta sistemi, 9 dallı sigortayı da yapacağız her bir bireyin güvencesi olacak sosyal devlet yardım yaparken kimsenin gelirinin afişe etmeyecek,

4'üncü ayak sürdürülebilirlik, Demokrasiyi getirdiniz ürettiniz sosyal devleti inşa ettiniz durduğunuz anda geriye gidersiniz değişimlere ayak uydurmalıyız devlete liyakattir sürdürebilirliğin kuralı. Burada değişime ayak uyduracağız yoksa öncülük mü yapacağız karar vermeliyiz biz yapalım onlar bizi diyeceğiz. Dünyada öncülük yapan bir Türkiye'yi inşa etmek istiyoruz. Devletin kurumları vardır, her kurumun kendi kültürü vardı kültürler sıcak siyaset müdahale edemez. Eğitimin yeniliğe açık olması lazım. Eğitim merak duygusunu merak duygusunu büyütmeli. Çocuk yaşamı sorgulama yeteneğini kazanıyorsa sürdürülebilirliğin önünü açmış oluruz. Eğitimde çocuklar neyi merak ediyorsa araştırabilecek. Neden soruyorsun demeden cezalandırmadan bir eğitim sistemi getireceğiz."dedi.

ENDİŞEYE MAHAL YOK

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ekonomik noktalara vurgu yaparak, "100 sene sonra ülkemiz yine demokrasinin değişim eşiğindeyken yine iktisat konuşuyoruz.  Konu iktisat olunca bazen anlaşılması zor kelimeler havada uçuşuyor.  Ben mümkün olduğunca sade anlatacağım. Son 20 yıldan ders almamız gereken birkaç grafik var. Enflasyon oranları net. 34 yıllık 2 - 3 haneli enflasyon döneminden sonra enflasyon tek haneye iniyor, ancak son yıllarda tekrar enflasyon yukarıya çıkıyor. Milli gelirde ise 3 bin dolarlardan başlıyor, 2012-2013'de zirveye ulaşıyor, sonra tekrar düşüşe başlıyor. Bir diğer grafikte ise şeffaflık. Türkiye uluslararası şeffaflık endeksinde kötü durumda başlıyor 2012-2013'de en iyi durumu ulaşıyor sonra yine düşüyor. Bu üç grafik, siz enflasyonu düşük ve güvenli hale indirdiğinizde ekonomik büyüme geliyor. yoksulluk endeksi ne kadar aşağıya inerse ülke o kadar büyüyor. Ekonomi için hukuk ve eğitim olmazsa olmaz. Türkiye'nin zirvede olduğu yıllarda bunlardan sıkça bahsediyorduk. İktisat Kongresi'nin 90'nci yılında konuşma yaptım.  Bundan 10 sene önce orta gelir tuzağına düşebileceğimiz söylemiştik. Maalesef düştük. şu anda orta gelir tuzağındayız. Endişeye mahal yok. Doğruları yaptığımız sürece Türkiye bu tuzağı kırıp atar. Bu tuzaktan nasıl çıkacağımızı gayet iyi biliyoruz. Ne kadar çok demokrasi o kadar ekonomi. Ne kadar adalet, liyakat, eğitim o kadar ekonomi. Ülkemizi çoklu kriz ortamından çıkmak hem bu ülkeyi iyi görmemiz hem de içinde bulunduğumuz durumu iyi analiz etmenizden geçiyor. Dünya bugün çok keskin ayırma gidiyor. Bizler demokrasi feryadının sesiyiz. Bu ülkede uluslararası anlaşmalara, anayasaya, anlaşmalar bir kağıt parçası durumu yapıldığında o ülkede ekonomi gelişemez.  Ülkenin sorunlarını çözümü hukuk, adaletten, eşitlikten, insan hakkından geçiyor. Güçlü bir demokrasiden geçiyor. Siz hukuk bir kağıt parçasıdır derseniz bu memleketi düştüğü çukurdan asla çıkaramazsınız. Beka beka diye ülkeye korku pompalayan bu hükümet ülkemizi tam bir beka sorunun ortasına düşürmüştür. Kuralların terk edildiği ülkede fırsat eşitliğinden söz edilemez.  Adalet çok geniş kavramdır. Maalesef son yıllarda, son 2 yılda milli gelirden alınan paylar ortadadır. 2020'de ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde e37'deyken yüzde 25'lere düşmüş. Sermayenin de aynı oranda artmış. Varlığı olanların aldığı geliri yükselmiş, çalışan insanların düşmüş. Rahmetli Özal'ın dediği gibi Türkiye'de orta direk çökmüş" diye konuştu.

BU ÜLKEYİ YÖNETMEYE HAZIRIZ

Türkiye'de yaşanan durumlar için bir şey yapılmadığını vurgulayan Başkan Babacan, "İklim değişikliği, küresel ısınma artık kapımızda. İklim krizi ile mücadele de yeşil mutabakat artık ülkemizde de belirleyici. Enerji... Ukrayna Rusya savaşından sonra bütün enerji bilgileri değişmiş durumda. Türkiye gibi büyüyen ve yüksek enerji ihtiyacı olan ülkelerin enerji trendlerinin kaçırmaması gerekiyor. Gıda krizİ yepyeni tarım politikasını mecbur kılıyor. Dünyada da gelirler adil dağılmıyor ve zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul. Biz bunları dikkate alarak ülkemiz için ne yapıyoruz? Biz partimiz kurduğumuzda en önemli çalışması ülkemizin yarın ile ilgili çalışmalarımızdı. Ülkemizin neler yapması gerektiği ile ilgili binlerce sayfalık çalışmalar yaptık. Hepsinin bütçesi hazır. Hemen arkasından altı parti olarak cumhuriyet tarihinde yapılmış bir şey başardık ve ortak politikalar mutabakat metnimizi hazırladık. Tam 2 bin 300 madde. Tarihimizde Böyle bir şey yok. Bunların yüzde 60'ını 2-3 yılda gerçekleştirecek Türkiye uçar. Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin hazır olmadığı kadar bu ülkeyi yönetmeye hazırız.  Gerçekten çok önemli bir eşikteyiz" dedi.

DEMOKRASİ TARİHİ YAZIYORUZ

Ali Babacan, "Sayı Cumhurbaşkanımız yemin töreninden sonra 3 cümle söyleyeceğim. Artık derin bir nefes alın. Özgürsünüz. Yargının bağımsızlığı mı? Savcılarımıza ve hakimlerimize de dönüp anayasaya bakın ve kararları buna göre alın diyeceğiz.Endişeye mahal yok. Biz millet olarak 1921'de kurtuluş savaşını meclis de hukukun üstünlüğü ile taçlandırılmış bir milletin. Savaş devam ederken meclisi çalıştıran gelenekten geliyoruz. 1923'De Cumhuriyeti kurduk, bu milletin iradesine kast edenler de tarihin tozlu sayfalarına gömdük. Yaşadığımız tüm krizleri en hızlı çözecek takım burada. Hazırız. Gençlerimizin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği bir Türkiye hedefliyoruz. Bu enkazı kaldıracağız. Hep beraber, millet olarak kaldıracağız. 14 Mayıs'ta kazanacağımız zafer tüm dünyada demokrasi mücadelesi verenler için umut olacak. Türkiye başardıysa bizde başaracağız diyecek. Dünyadaki tüm demokratlar için umut kaynağı olacağız. Kitaplarda okutacağımız bir başarıyı tuğla tuğla yapacağız. Sönen demokrasi ateşlerini yeniden yeşerecek" dedi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YARINLARA BİRLİKTE TAŞIYACAĞIZ

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal  açıklamasında"Bir tarihi kongreyi gerçekleştiriyoruz. Bu kongreleri bir muhasebe yapma açısından idraklerimizi tazelemek açısından çok değerli buluyorum. 100 yıllık bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz. 1 asır evvel inanç refah konusunda bu kongreyi gerçekleştiren katılımcıların ve bugün burada bulunan katılımcıların önünde büyük Atatürk bir söz söylemişti. Henüz savaş meydanlarında hakimiyeti milliye için mücadele eden o kutlu dava adamları devletin parçalanmasına şahitlik etmiş, milletin yok olmaması için cepheden cepheye kan dökmüştür. İzmir İktisat Kongresi’nden 1 asır ve 1 ay sonra düzenlenen kongrenin 100 yıl önceki kongre gibi yeni bir atılım için başlangıç olmasını ümit ediyorum. Böyle bir dönemde burhan dönemi içinde Atatürk'ün ortaya koyduğu elden ele bayrak yarışı ile hakimiyeti milliye gerçekleştirmek için vatandaşların birliğini teminat altına almak ve bu birlikteliğin arkasına koymak için girişimler yapmışız. Tarihi gerçekleri isteseniz değiştiremezsiniz. Bu büyük ülkenin dişinden tırnağı ile arttırdığı ile kurduğu Türkiye Cumhuriyetin yıkmaya çalışsanız da Cumhuriyet'in vatandaşları olarak milletimiz emin olsun ki yarınlara birlikte taşıyacağız.

Çok uzun süredir kaynaklarını kötü yöneten bir ülkeyiz. Öyle bir tarihi eşikteyiz ki ekonomik olarak asimetrik bir mücadele vermek zorunda olduğumuz bu çağda bu rekabette var olabilmek için tüm milli güç unsurlarımız azami derecede kullanmak mecburiyetindeyiz. Bugün ülkemizin karşı karşıya kaldığı riskler, bundan 100 yıl önce karşı karşıya kaldığımız risklerden farklı değildir. Beceriksizliği ödülendiren bu düzeni sürdürmek hiçbir şekilde kabul edilemez. Siyasi partiler düzeni değiştirmek ve yenilenmek zorundadır.  Türkiye her büyük tarihi eşikte yaptığı gibi çağın icap ettiği derinliği adımları atacaktır.Ya da dün de maruz kaldığımız meydan okumalar dün de olduğu gibi maruz kalacaktır.Sorumluluğumuzun farkındayız. Herkesin mutlu olduğu Türkiye'yi inşa ettiğimiz de insanları fırsat eşitliği ile buluşturabileceğiZ. Fırsat eşitliği yaratmadan zenginlik yaratamayız. CHP ve DP birlikteliğini tekrar yaratma iradesi ortaya koyduk. Bunu milletin tekrara kendi kaderini belirleyeceği gün olarak ifade etmek istiyoruz." dedi.

MUTLAKA BAŞARILI OLACAĞIZ

İzmir'in tarihteki yerine önemine dikkat çeken Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, " 1986'da ilk telgraf hattı İzmir Menemen'de döşendi, ve ilk tren hattı yine İzmir'de düzenlendi. İzmir'in kurtuluşundan 5 ay sonra hakimiyet-i milliye için İzmir İktisat Kongresi toplandı. Cumhuriyetin kurucu iradesi biliyordu ki cumhuriyeti ilan etmenin ekonomik temeli olamazdı. İstiklal savaşını noktalamanın da temeli olamazdı.  Şimdi dördüncü büyük dönüşümün içindeyiz. İleride bu tarihi yapacaklar bizim Birinci İktisat Kongresi'ni andığımız gibi güzel bir hatıra olarak anlamlılar. Türkiye'nin her siyasi düşüncesi bir masa etrafından toplandı ve hakimiyet-i milliye için hakimiyet-i iktisadi kararı aldılar. Sanayi devriminden çok daha derin izler bırakan ve çabuk hareket ederek büyük bir dönüşüm içindeyiz. Biz nesillerin önünü kapatmak isteyenlerin aksine önlerini açmak için 6 siyasi parti bir araya geldik. 6'lı masa 200 yıllık modernleşme tarihimizin en büyük toplumsal barış projesidir. Mutlaka başarılı olacağız" dedi.

Siyasi Ahlak Kanunu Mutlak Çıkacak

Siyasi  ahlak kanunun önemli olduğunu vurgulayan Başkan Davutoğlu, "İnşallah Cumhurbaşkanımız Kılıçdaroğlu, 4 ayaktan bahsetti. Ben bunu açarak 8 ilke demek istiyorum buna. Dünya iktisadı ile bütünleşerek yapacağız. İktisadın iklimi hukuk ve ahlaktır. Bunların egemen olmadığı ortamda en doğru iktisat  politikalarını uygularsanız bugün yaşananlar ortaya çıkar. Bu metnimizin ruhu siyasi ahlaktır. Çünkü eğer hesap vermeye hazır olmayan yönetim ülkeyi yönetiyorsa bilin ki otoriterlik kaçınılmazdır. Mutabakat metnimize ve 6 lidere güvenerek çağrıda bulunuyorum. Tüm siyasiler mal varlığı beyanında bulunmalıdırlar. Görev yaptıkları süreçte kendi gelirleri ile sahip olduğu mal arasında izah edilemeyecek artık varsa bu artış hazineye intikal ettirilmeli ve gazi, şehit yakınlarına  engellilere verilmelidir. Kimin nerede malı varsa açıklanmalıdır. Ben bu çağrıyı ilk önce kendi üzerimden yaptım. Kimse merak etmesin, siyasi ahlak kanunu mutlak çıkacak. Bu ülkede bir daha kimse sahip olduğu pozisyondan kaynaklı mal ve mülkünü arttırmayacak

Gençler hiç merak etmeyin, 2016'da almayı taahhüt ettiğimiz AB serbest vize uygulamasını en kısa sürede hayata geçireceğiz. AB gümrük müzakeresini genişleterek bugünkü ihtiyaçlara uygun hale getirmemiz lazım. 15 Mayıs'tan itibaren kurumsal seferberlik yeniden sağlanacaktır.  Bugün Türkiye'de fakir toplumlardan küçük zümreye servet transferi yapılıyor. Bir yerde iş gücünün milli gelirden aldığı pay düşüyorsa orada yoksullaşma vardır. Yoksullaşmaya savaş açacağız ve Türkiye'nin her yerinde insanlar insanca yaşama standardı getireceğiz. Yepyeni bir dünya kuruluyor. Eski alışkanlıklar ile yeni dünyaya uyum sağlayamayız. Bu değişimin önüne geçmek ve öncüsü olmak zorundayız. Ekonomimizi yeni bir zihniyet ile kurmalıyız.14 Mayısa kadar hattı siyaset yoktur, sathı siyaset vardır, Sattı ise bütün vatandır" dedi

 

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR

Birinci İktisat Kongresindeki  maddelere değinen ve Türkiye'nin coğrafi konumun önemine vurgu yapan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu," Tam 100 yıl olmuş istiklal harbini tamamlamışız. Farklı bir mantık savaş bitmiş savaşın yaralını sarmak işleriyle uğraşırken iktisat öne çıkmış ve İzmir'de yapılmış ülkemizin bütün bölgelerinden davet edilen insanlar gelmişler.Osmanlının son dönemlerinde iktisadi faaliyetler başladı bunlar ülkemizi ayağa kaldıracak seviyeye gelmedi. Gıda giyim ne varsa hepsini dışarıdan getiriyoruz.  Oluşturulan havda bir hamle oluşturuldu. Hangi fabrikalar kurulacak hangi finans müeseseleri hayata geçirilecek.  Bir köylünün başlattığı şeker fabrikası gibi. En garibi benim şahsi kanaatime göre, uçak sanayisinin tesisi yapılmalı. O dönemde en önemli meselesi olarak getirilmiş çalışmalara hemen başlanmış. O kadar uçmayın deniyor. Ne uçması, insanlar aya gidiyor. Biz başkalarının ürettiği uçaklarla bir yerden bir yere gidiyoruz. O dönemdeki hayal ufuk ne yazık ki bizde yok.  Kendi içimize kapanmış çekişmelerle uğraşmışız.

Ülkemizin ayağa kalkması yaşanabilir hale gelmesi için iktisadinin kalkınması şart. Bir ülkede adalet olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Adalet olmazsa ülkede güven ve huzur olmaz. Ahlaki ve manevi değerler ihya edilemeden ülkede güven ve huzur olmaz. Devlet adalet üzerine inşa edilir. Adalet mülkün temelidir. Güven duygusu, dürüstlük, işin ehline verilmesi, işi ehline vermezseniz istenilen gibi inşa edilemez. Dürüstlük mutlaka verilecek. Ne adalet var ne dürüstlük var bunun içinde hiçbir problem çözülemez. 15 Mayıs'ta yeni bir dönem başladığında ilk ele alacağımız konu bunlardır.

 Geçmişten ders almamız icap eder. Türkiye de 1920'lerde başlamış olan ele alınan uçak sanayi hedefine ulaşamadı.   Dünyaya açılırken bir takım hatalar yapılmış ekonomimiz tamamen dışa bağlanmış. Türkiye dünyanın en stratejik konumdur. Bu bölgede bizim hakim olmamızı istemiyorlar. Elbette dünya ile kavga edelim demiyorum ama onların oynadığı oyunlar karşısında dik durmak mecburiyetindeyiz.Biz dışarıya bağlı kaldığımız müddetçe ayakta kalmamıza izin vermezler.Dışarıya muhtaç olma ihtimalini gündemimizi almalıyız. Kendi gıdamızı üretmeliyiz kendi ilacımızı üretmeliyiz. Kendi ilacını gıdasının üretemeyen ülke bağımsız olmaz.  Kendi aşımızı üretmiyoruz. Dışarıdan gelen aşıya muhtacız, bunun gerekçesi olması lazım.  Biz her yönüyle kendimize yeterli bir politika oluşturmalıyız. Sanayinin bütünü olarak inşaatlara yatırımlara başlamalıyız. Türkiye bir şantiye havasına bürünmeli. Ülkemizin bütününde kalkınmayı hedef olarak seçmeliyiz. Ülkemizde birkaç tesis kurulacak Türkiye bir şantiye havasına bürünecek.

Bizim ülkemizi bütün olarak ayağa kaldırmayı benimsemeliyiz. Bu olduğu zaman ortaya Türkiye işsizlik problemini çözer. Zenginleşir, zenginleştiği yeni imkanları adaleti sağlayarak kullanacağız. Yıllardır toplu sözleşmede hep açlık sınırına yapılıyor insanımız aç kalmasın o insanın çocuğunun ayakkabısını doğalgazını nasıl karşılayacak ona ben karışmam diyor. Karnını doyurduğunda tamam deniyor. Açlık sınırının yanında yoksulluk sınırı denilen bir tabir de var.  Gelir dağılımı adil bir şekilde sağlayacağız bu bizim hedefimizdir.   Bu hususların çok büyük ehemmiyet taşıdığına inanıyorum.   Biz dünyanın düzenini değiştirmekle mükellef görüyoruz kendimizi. İlk adımımız eğitimde olacak. Üniversiteleri gruplar haline getirip sahada araştırma yapmalarını güçlendirmeliyiz. Biz tahribat etmeyiz imar ederiz.  Çok çalışır israftan kaçınırız. Türkiye'nin problemlerini çözmek üzere yola çıkmamız gerektiğini kabullendik. " dedi.

 

DÜNYADAKİ DEĞİŞİMİ YÖNETMELİYİZ

İYİ Parti’yi Meral Akşener yerine temsilen konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, “Geçtiğimiz 100 yılda ülkemizin bin bir emekle yetiştirdiği on binlerce eğitimli insanımız ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu iktidar bu ülkeyi doktorlar, mühendisler için yaşanılmaz hale getirdiği için bu alanlardaki egemenliği altında kalmıştır. Bundan 100 yıl önce, burada iktisat kongresini düzenleyenler ülkeyi geriye götürecek güruhun tehlikesini görmüşlerdir. Cumhuriyetin bize en büyük kazançlarından biri dünyanın her yerinde çalışabilecek insanlar yetiştirmek oldu. Sahip olduğumuz en büyük becerinin bilgi olduğu bir dönemdeyiz. Artık dünyadaki değişimi yönetmeliyiz. Dünyadaki değişimi seyretmek değil, yönetmek zorundayız.

Bu büyük bir devlet olmanın gereği değil, ülkemin insanlarına hak ettiği yaşama şansını veren bir devlet olmanın gerekliliğidir. Temel sorumluluğunu millete değil sermayeye duyan bir iktidar yaşatma sorumluluğunu yerine getiremez.Bizim toplumsal ilkemizin ilk vaadi yaşatmaktır. Deprem, devletin yaşatma vaadini yerine getiremediğini göstermiştir. Bu yüzden temel sorumluluğu vatandaşlarına değil şirketlere duyan bu iktidar vatandaşı yaşatamaz. 21. Yüzyılda yeni toplumsal sözleşmemizin ikinci unsuru ise fırsat eşitliğidir. Fırsat eşitliğini sosyal hareketliliğe teşvik etmek için elimizdeki en büyük kamusal araç da eğitimdir. Tüm çocukların kaliteli bir eğitime erişiminin sağlanması yoksullukla mücadelede en büyük silahımızdır. 21. Yüzyılın devleti sadece sınırları içindekileri koruyan bir devlet olamaz. 21. Yüzyılın ana görevi toprakları üzerinden akan göçü ve sıcak parayı bu devletin insanını yararına kullanmalıdır. Dünyada küresel gelişmeleri okuyamayan hiçbir ülke zengin olamaz. Bizim özel sektörün marifetiyle büyümemiz gerekiyor. Üretim ve büyümeyi özel sektörün marifetiyle başarırsak o sürdürülebilir olur. Bizim ayrıca yeşil bir devlet anlayışına ihtiyacımız var. Devletin vatandaşıyla böyle toplumsal bir sözleşme imzalamasına ihtiyacımız var. Özetle biz sadece enflasyonu düşüreceğiz demiyoruz. Onu zaten hemen yaparız. Biz yeni bir devlet anlayışından söz ediyoruz. Hangi kesimden olurlarsa olsunlar herkesin kazanma şansı olacağı bir sistemin sözünü veriyoruz. Biz yeniden ve daha iyisini inşa edeceğiz, bunu da hep birlikte yapacağız.” dedi.

 

kemal kılıçdaroğlu tunç soyer