Madencilerin açıklamalarına EGEÇEP'ten sert tepki... "Ormanlarımızdan elinizi çekin!"

TAKİP ET

Dün öğle saatlerinde madencilik sektörünün önde gelen isimleri tarafından, madencilik sektöründe işlerin çok kötüye gittiğine dair ortak açıklama yapılmıştı. Bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını düşünen Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) madencilerin açıklamasına karşılık sert bir açıklama yayınladı.

Ülkenin geçmekte olduğu sıkıntılı zamanlarda en az etkilenen sektörlerden biri olduğunu iddaa eden EGEÇEP bu konu hakkında yaptığı açıklama ile mevcut kanunların en az etki ettiği ve en fazla faydalanan kurumun yine madencilik sektörü olduğunu beyan etti.İşte EGEÇEP'in sert açıklaması,

"Bedeli ödenemeyecek hasarlar verdiniz"
İzmir’de toplanan Madencilik sektörü başkanları bir açıklama yaparak madenciliğin dikensiz gül bahçesi olmasını istemişler. Sanki bugüne kadar çok zorluk çekmişler gibi, en normal prosedürleri bile “engel” kabul ediyorlar.

"Şikayet etmeye hiç hakları yok"
Madencilik sektörü, “Orman bedellerinin ödenemeyecek kadar yüksek” olmasından şikâyet ediyor; ormanların yok olmasını zerre kadar umursamadıkları ortada. Bu yaklaşımları, madencilerin “çevre” duyarlılığından ne denli yoksun olduklarını açıkça göstermektedir
Ormanlar, salt bir ağaç topluluğu değildir, zengin ekosistemleri oluşturmaktadırlar. Kesilen ormanın yerine ağaç dikmek, ormanı geri getirmez. Ormanlar,

Oksijen kaynağıdır,

Su varlığımızı korur ve düzenler,

Yer altı barajı görevi görür, yer altı sularının beslenmesini sağlar

Erozyonu önler,

Küresel ısınma ve iklim değişikliğini önler,

İnsan sağlığı üzerinde çok farklı olumlu etkileri vardır,

Tıbbi bitkilerin üreme alanlarıdır,

Binlerce canlıyı barındırır, doğal dengeyi korur. 
Bütün bu sayılan özellikleri nedeniyle ormanlar, madencilik etkinliklerine açılması yerine kesinlikle korunması gereken varlıklardır.
Madencilik yapacağım diye ormanları katledip, yerine “ağaç dikme” vaadinde bulunmak, tüm bu gerçekleri görmezden gelmek anlamına gelir. Bu nedenle, ormanlara -bedelleri ödenerek dahi- dokunulmaması gerekir. Kaldı ki ormanlar, maddi bedel biçilemeyecek kadar değerlidir
Diğer yandan madencilik sektörünün “izinlerin uzun sürmesi, güvenlik soruşturması” gibi konulardan da şikâyet etmeye hiç hakları yoktur. Uzun yıllar sürecek bir işletme için bütün bunların yapılmasından doğal ne olabilir?

"Bozulan doğa dengesini nasıl geri getireceksiniz?"
Sıradan bir işe girecek olandan bile güvenlik soruşturması istenmektedir. Tarım Orman Bakanlığı, tüm yatırımlarda olduğu gibi, maden yatırımlarında da diğer kurumların görüşlerini almaktadır ve alması da gereklidir. Madenciler, her türlü denetimi, önlerinde engel olarak görmekten vaz geçmelidir.
Sektörün % 9.2 küçüldüğünden söz edilmekte ve bunun nedeni olarak orman bedellerinin yüksekliği ve izin süreçlerinin uzunluğu, kamu kurumlarının olumsuz yaklaşımı gibi nedenler sayılmakta; asıl nedenin hükümetin izlediği ekonomi politikaları olduğu görmezden gelinmektedir.
Bakanlıkların, işleri her geçen gün zorlaştırdığını iddia eden sektör yetkililerine soruyoruz.

Kaç başvurunuz reddedildi?

Kaç başvurunuzun ÇED’i reddedildi?

ÇED gerekli değil başvurularınızın kaçı olumsuz yanıtlandı.Ayrıca madencilik sektörünün, mevzuata göre 25 hektardan küçük sahalarda ÇED istenmediği için büyük maden sahalarının kaçını 25 hektardan küçük alanlara bölerek ÇED süreçlerinin dışına kaçırdığını da açıklaması gerekir.
Soruyoruz:

Madencilik faaliyetleri sonucu bozulan doğa ve doğal denge nasıl geri gelebilir?

Madencilik faaliyetleri nedeniyle yitirilen binlerce canlı (bitkiler, hayvanlar) nasıl geri getirilebilir?

İnsanlar üzerine, Madencilik faaliyetleri nedeniyle oluştuğu bilinen çeşitli sağlık sorunları (kanserin artışı vb) hakkında nasıl bir açıklama yapacaksınız?Dünyanın hiçbir yerinde, mülkiyet bedeli yatırım bedelinin %2 sini geçemez diyen madencilere bir kez daha hatırlatalım ki ormanlar mülkiyet değil, yaşamın vaz geçilmez varlıklarıdır.
Madencilik sektörünün yatırım yapmasının adeta istenmediği vurgusu da gerçeklerden çok uzak bir iddia. Ülkeye kuşbakışı baktığımızda; bu koşullarda binlerce maden sahası, taş ocağı işleten sektör, engel diye söz ettikleri koşullar istedikleri biçimde değiştirilirse ne olur kim bilir.
Cezai uygulamalardan şikâyet etmeye ise hiç hakları yok. Çevreye verilen zararı hangi ceza geri getirebilir. “Ülkemizin yeraltı kaynaklarının çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasının milli bir görev olduğunu düşünüyoruz” açıklaması ise inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Sanki bu işletmeleri bedelsiz yapıyorlarmış, büyük kârlar elde etmiyorlarmış gibi. 
Sektörün istediği, madenciliğin, çevresel ve toplumsal maliyetlerin ödenmeden yapılmasıdır. Bunu, ülkesini seven, ülkenin geleceğini düşünen, kısa erimli çıkarlar uğruna geleceğin feda edilemeyeceğine inanan kimsenin kabul etmesi olası değildir.
Zeytincilik Kanunu'nun madencilik yapılamaz boyutta uygulanması"ndan yıllardır şikayet ediyorsunuz. Zeytin Anadolu'nun en kadim ve kutsal ağaçlarından birisidir. Hem meyvesinin, hem yağının ve ondan elde edilen ürünlerin faydasını saymakla bitiremeyiz. Milyonlarca yurttaşımızın geçimlerini sağladığı zeytinliklerimiz birkaç madenci şirketin kârı uğruna feda edilemez. Zeytin alanları bu ülkenin kültürüne, ekonomisine, ekolojisine yaptığı katkılar nedeniyle mutlaka geleceğe taşınmak zorundadır.
EGEÇEP olarak, hiçbir maddi karşılığın, bozulan, talan edilen -başta ormanlarımız olmak üzere- doğayı geri getiremeyeceğini; madenciliğin devlet eliyle, kamu yararına ve sadece yaşam için zorunlu madenlerin, çevreye zarar vermeyecek şekilde işletilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Açıklamalarında bulunuldu.

 

izmir gündemi izmir haberleri egeçep madenciler orman katliamı