ÖZEL HABER- İZAV Başkanı Aksay infaz düzenlemesi ile ilgili merak edilenleri açıkladı!

TAKİP ET

Geçtiğimiz günlerde AKP ve MHP Milletvekilleri tarafında hazırlanan infaz düzenlemesi bugün mecliste görüşülmeye başlandı.Düzenlemenin geçmesi halinde cezaevlerinde bulunan yaklaşık 90 bin kişi serbest kalacak. Konuyla ilgili gazetemizin sorularını yanıtlayan İZAV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Atalay Aksay infaz yasasını değerlendirdi. Av. Aksay İzmir'de bu karardan kaç mahkumun faydalanacağından, cezaevlerinde bulunan gazetecilerin durumuna kadar bir çok konuda da merak edilenleri cevapladı.

Oktay GÜÇTEKİN / İzmir Gündemi - Türkiye’yi saran coronavirüs salgını sonrası gözler kapasitesinin üstünde mahkum bulunan cezaevlerine çevrilmişti. Cezaevlerinde bulunan tutukluların olası bir salgından daha az etkilenmemesi adına geçtiğimiz hafta Cumhur İttifakı üyeleri olan AKP ve MHP Milletvekilleri bir araya gelerek ceza infaz düzenlemesi taslağı oluşturdu. TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildikten sonra TBMM Genel Kurulu'na gönderilen teklif tasarısı, TBMM’de bugün itibari ile görüşülmeye başlandı. Görüşmelerin ardından alınacak karar cezaevlerinde bulunan bir çok mahkumu ve ailelerinde merak uyandırırken, İZAV Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Aksay, gazetemizin sorularını yanıtladı. Merak edilen konulara cevap veren Av. Başkan Aksay, tutuklu gazeteciler hakkında da açıklamalarda bulundu.
 
Av. Başkan Aksay’ın cevapları  şu şekilde;
 
Ülkemizde de görülen Coronavirüs salgını sonrası cezaevlerinde bulunan mahkumların riskaltında olduğu tartışmaları mevcuttu. AKP ve MHP Milletvekillerinin bu konuda hazırladığı infaz düzenlemesini nasıl buldunuz? Uzun süreli bir planlama ile düzenlenmesi gereken ceza arttırımı gibi konular aceleye mi getirildi?

     İnfaz yasasında değişikliği öngören yasa teklifi incelendiğinde; Cezaevindeki doluluğu azaltmak için, infaz indirimi kapsamı dışında tutulan, terör, uyuşturcu ticareti, cinsel istismar, kasten adam öldürme, özel yaşamın gizliliğine ilişkin suçlar istisna olmak koşuluyla, 30 Mart 2020'den önce işlenen suçlarda, denetimli serbestlik süresi, bir kereye özgü olmak üzere 1 yıl yerine 3 yıl olarak uygulanacak. Yani cezasının bitmesine 3 yıl kalmış olanlar da denetimli serbestlikten yararlanıp tahliye olabilecek. Yine 0-6 yaş grubu çocuğu bulunan kadınlar ile 70 yaşını bitirmiş hükümlüler yönünden ise yine geçici olmak kaydıyla, cezasının bitmesine 4 yıl kalmış olanlar için uygulanacak. Ağır hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını cezaevinde yalnız sürdüremeyen 65 yaşını doldurmuş hükümlülerin cezası, denetimli serbestlik tedbiri altında infaz edilecek. Çocuk hükümlülerin 15 yaşına kadar cezaevinde kaldığı 1 gün 3 gün; 18 yaşını dolduruncaya kadar kaldığı 1 gün ise 2 gün sayılacak.

     Bu leyhe düzenleme yanında bazı suçlar kapsamında infazda indirim yapılmayacağı, infaz yasasında esaslı birtakım değişikliklere de gidildiği görülmektedir. Taslakta infazın uygulanmasına ilişkin bir kısım lehe düzenlemelerle birlikte evrensel hukuk kurallarını ihlal eden düzenlemeler de mevcuttur. İktidar ve ittifak partisi milletvekilleri tarafından hazırlanan düzenleme taslağında önceden başlayan bir kısım çalışma ile acele hazırlanan çalışmaların birlikte sunulduğu anlaşılmaktadır. Özellikle aykırı görüşlerin tamamının terör örgütlerine destek, yardım başlığı ile yargılama konusu edildiği dikkate alınırsa, düzenlemede örgütlü suçların kül halinde istisna tutulması ile çoğu düşünür, gazeteci, akademisyen, eski kamu görevlileri, bilim adamları bu düzenleme dışında tutulmuşlardır. Cinsel istismar ve uyuşturucu suçlarından yargılananların, topluma verdiği hasar da dikkate alındığında, kapsama alınmaması kabul edilebilir, ancak muhalif tüm görüşlerin terör suçu sayılması sebebiyle bu mahkumların düzenlemeden istisna tutulması aksine topluma düşünce özgürlüğü yönünde hasar vermeye devam edecektir, bu da kabul edilemez. Çünkü sosyal medyada paylaştığınız bir yazı ya da görsel ile terör örgütü propagandası suçunu işleyebileceğiniz gibi, tüm infaz düzenlemelerinden de istisna tutulabilirsiniz. Kendi içinde bir istisnai ayrım ile silahlı eylemlere katılanları dışarıda bırakacak bir düzenleme yapılabilir diye düşünüyorum. Kaldı ki yasa teklifi bu haliyle meclisten çıkıp kanunlaşsa dahi hukukun eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerini ihlal nedeniyle Anayasa Mahkemesince kapsamın genişletilmesi kuvvetle muhtemeldir.
 
Açık cezaevinde bulunan mahkumların iki ay süre ile izinli sayılması amaçlanıyor. Sizce bu kısıtlama yeterli mi ?

Doğru bir düzenleme, yeterli olup olmayacağı yakın zamanda belli olacak ki, hala salgının tepe noktasına ulaşmadığı da düşünüldüğünde, yeni bir uzatma düzenlemesi gelebilir. Zaten taslak düzenlemede 31 Mayıs 2020’ye kadar izinli olmak kaydıyla, Adalet Bakanlığına bu süreyi ikişer aylık sürelerle iki kez daha uzatma yetkisi de verilmiş. Yani anlaşılan yasa koyucu da sürecin uzayabileceği öngörüsünde. Sağlık bakanlığı tarafından hazırlatılan bir akıllı telefon uygulaması ile hastalığı hafif geçiren ve evde kalan Covid-19 pozitif hastaların, evden dışarı çıkıp çıkmadıklarını da teknolojik yolla denetlemesi uygulamaya alındı. Belki açık cezaevlerinden evlerine gönderilecek mahkumlara da benzeri bir yöntem uygulanabilir. Çünkü toplum sağlığı ve insan sağlığı için önemli olan evde kalmaları. Sürenin yeterli olup olmayacağını hepimiz yakın zamanda birlikte göreceğiz, şimdilik evde kalalım.
 
İzmir’de bulunan cezaevlerinde bu düzenlemeden kaç kişi yararlanacak ?

İzmir’de düzenlemeden yararlanacak mahkum sayısına da değinen Başkan Aksay “Adalet Bakanlığının açıklamaları ve istatistiklere göre Aralık ayı itibariyle özellikle FETÖ suçlarından tutuklanan ve hüküm giyenlerin son iki yıldaki artışı ile birlikte doluluk oranı %121. Yani 389 Cezaevindeki 111 Bin olan kapasite arttırılarak 213 Bine getirilmesine rağmen, mahkum sayısı 2019 yılının ilk altı ayında 270 Bine ulaştı. İzmir’e ilişkin özel sayıları bilmiyorum ama Türkiye genelinde, ilk aşamada 300 Bine yakın mahkumun 90 Bini bu düzenleme ile tahliye olacak. Bakanlık yetkililerinin verdiği bilgiye göre cezaevlerinde kalanların yaklaşık 22 binini cinsel istismar, 18 bini, mükerrer olarak aynı suçu işleyenlerle birlikte yaklaşık 80 binini de uyuşturucu suçlarından hüküm giyen ya da tutuklu bulunanlar oluşturuyor. Bunlar terör suçları ile birlikte istisna kapsamında kalan mahkumlar“ ifadelerini kullandı.
 
Coronavirüs salgının cezaevlerine bulaşması durumunda risk nedir ? İzmir’de bulunan cezaevlerinin doluluk seviyesi ne durumda ?

Eğer Cezaevlerine bulaşma gerçekleşirse zaten gereğinden fazla doluluktaki koğuşlarda hızla yayılacak ve gözetim altında sağlık yardımı konusunda da yeterli hazırlığı bulunmayan idare ciddi sayıda ölümlerin önünü alamayacaktır. Aslında Adalet Bakanlığı hızlı bir reaksiyon göstererek, cezaevi görüşmelerini Mart ayında sınırlandırdı. Aile görüşmelerini dijital sistemlerle yapmaya başladı. Yakın zamanda da infaz koruma memurlarının evlerine gitmeden bir süre misafirhanelerde konaklaması talimatını verdi. Ancak virüsün yayılma hızı çok yüksek bunlar yeterli olabilecek mi, şüpheli. İzmir’deki Cezaevleri de, Türkiye genelinde olduğu gibi kapasitelerinin çok üzerinde. Bu yoğunlukta içerideki mahkumların hayatlarının korunması için izolasyonun üst seviyede yapılması, içerinin de biraz rahatlatılması, kapasite sayılarına çekilmesi zorunluluktur. Önemli olan insan hayatı.
 

Henüz cezaları bile kesinleşmeyen ancak tutuklu bulunan gazeteciler bu düzenlemeden faydalanabilecek mi ? 

Evet maalesef terör propagandası yapmak, teröre destek, terör üyesi olmak gibi suçlarla yargılanan gazeteci ve yazarların çoğu bu kapsamda istisna tutulacak. Eleştirdiğimiz konuların başında da bu geliyor. Terör örgütleri adına eylem yapmak, fiilen terör eylemlerine katılmak iledüşünce ve görüş açıklayan kişilerin terörist sayılması konusunda kanun koyucunun bir ayrım yapması gerekiyor. Çünkü herhangi birimiz de, sosyal medyadan açıkladığımız bir görüş yada bir paylaşım ile örgütlü suçlardan yargılanabiliriz. Yani her birimiz mağdur, her birimiz fail durumunda olabiliriz, yasa koyucu en azından bu düzenlemede düşüncesi, görüşü ve yazdığı yazı sebebiyle cezaevlerinde olan vatandaşlarına ayrım yapmamalıdır. Üstelik çoğu hala hüküm giymemiş ve fakat tutukluğu bir ceza olarak peşinen çekerken.
 
 
Bazı suçlarda belirli bir sürenin altında ceza alınması durumunda, cezaevlerine girilmesine gerek olmadığı biliniyordu. Yeni düzenleme ile birlikte özellikle gazetecileri kapsayacak bu suçlarda cezanın belirli bir bölümünün cezaevinde çekilmesi kararı olduğu iddiaları mevcut. Bu doğrumudur ? Bununla ilgli düşünceleriniz nelerdir ?

Halen yürürlükteki uygulama 1 yıla kadar kadar olan cezalar için cezaevine girmeden cezanızın denetimli serbestlik uygulamasına göre çekmeniz mümkündü. Bu ceza alınmasına rağmen cezasızlık algısı yaratıyor, şuçların tekrarına, yaptırımın etkisizliğine yol açabiliyordu. Bu kez buna bir değişiklik geliyor. 1yıllık otomatik denetimli serbestlik mekanizması terk ediliyor. 1 ay hapis cezası alan birisinin cezasının infazı 15 gün olacak. Bu sürenin 1/5’i denetimli serbestlikte değerlendirilecek. Yani 1 ay hapis cezası alan bir kişi 12 gün cezaevinde kalacak. Tabi bu süre 3 yılın altında kaldığı için açık cezaevinde geçirilecek. Yani doğrudan ifade özgürlüğüne karşı yapılmış bir değişiklik olduğunu söylememiz mümkün değil. Bu üç yılın altında olan cezaların açık cezaevlerinde çektirilmesi ve 1 yılın altında kalan cezaların 1/5’inin cezaevinde çekilmesine ilişkin yeni bir düzenleme. Kısacası artık, ceza alan biri cezaevini görmeden infazını tamamlayamayacak.
 
 
 

İzav infaz düzenlemesi merak edilenler gazeteci özel haber mahkum izmir