İZMİR GÜNDEMİ- CHP 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL kapsamında Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) görevlerinden alınan vatandaşlar için bir program hazırladı. Çalışma, İzmir'de gerçekleşen programla start aldı. İlk ayak olan İzmir sonrasında Adana, İstanbul'da KHK'lılarla bir araya geleceği öğrenilen CHP'lilerin Türkiye turu atacağı belirtildi.
Bu çerçevede; CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, İzmir'e gelerek KHK'lı yurttaşlarla buluştu
Açılış konuşması için söz alan İl Başkanı Yücel, "Türkiye’nin üstüne, hukuksuzluk, adaletsizlik, intikam alma ve şeytanlaştırma olarak çöken OHAL dönemi, Türkiye’de en büyük haksızlıkların yapıldığı, sorgusuz sualsiz tutuklanmaların, cezalandırmaların yaşandığı kara bir dönem olarak tarihte yerini almıştır. Bir tek adamın, sadece onun gibi düşünmüyorlar diye; kendisi, ülkesi ve ailesi için adalet isteyenleri, hak arayanları yok sayması, hatta yok olmalarını istemeleri sebebiyle başlatılan cadı avı ve intikam alma yarışı, maalesef OHAL’in üstünden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen devam etmektedir. Bugün KHK ile haksız yere işsiz bırakılan, hedef alınan ve hedef gösterilmeye çalışılan, itibarları ile oynanan on binlerce insanın ahı, AKP iktidarının üzerindedir. Mahkemelerin işe dönüş kararlarını uygulamayan, kurulan komisyonları mahkemelerden üstün gören bu anlayışın gözü öylesine kör olmuş ki, insanların mağduriyetini, psikolojisini, aile kurumuna verdiği zararı görmez haldedir. Kendi büyüttüğü, beslediği, devletin tüm imkanlarını emrine sunduğu bir terör örgütüyle, çıkarları çatıştığı için ülkenin geldiği durumdan, kendisi dışında herkesi sorumlu tutan günümüz iktidarının sonu gelmiştir elbette. Ancak KHK ile işlerinden uzaklaştırılan, bilim yuvalarından uzaklaştırılan KHK mağduru sizlerin sorunu, yarını bekleyemeyecek kadar acildir. İşte bu aciliyeti ve sizler için artık bıçağın kemiğe dayandığını bilen Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımızdan Genel Başkan Yardımcılarımıza, İl Örgütlerimizden Milletvekillerimize kadar, tüm organlarımızla sizlerin hakkını aramaya, adaleti sağlamaya çalışıyoruz" dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Taşkın ise, üniversitedeki görevi sırasında ihraç edildiğini hatırlatarak sözlerine başladı. Taşkın, "Ben, barış bildirisine imza attım, hayatım değişti. Biraz adrenalin iyidir ama yaşadığımız süreçler çok fazla heyecan, kaygıların olduğu süreçler oldu. Dozu kaçırmadan kişiselleştirmede fayda vardır. Mesleğimi çok seviyordum. Üstüne para verilen bir hobimi yapıyordum. Hepimiz demokrasinin ekmek kadar su kadar kıymetli olduğunu kavradık. Türkiye'de milyonlarca insan demokrasiye susadı ve bu iktidarı değiştrecektir. Son nefesime kadar mücadele edeceğim. Ben kimseyi düşman olarak tanımlamıyorum. Bana zulüm yağdıranalara ben sadece adaletle yaklaşacağım. Üniversiteden atıldığımda da bunu söyledim, şimdi de söylüyorum. Çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu görmezden gelerek olmuyor. Bizzat çözmek için fail olmak zorundayız. Demokrasi sabırlı karıncaların rejimidir" dedi.
Açılış konuşması için söz alan İl Başkanı Yücel, "Türkiye’nin üstüne, hukuksuzluk, adaletsizlik, intikam alma ve şeytanlaştırma olarak çöken OHAL dönemi, Türkiye’de en büyük haksızlıkların yapıldığı, sorgusuz sualsiz tutuklanmaların, cezalandırmaların yaşandığı kara bir dönem olarak tarihte yerini almıştır. Bir tek adamın, sadece onun gibi düşünmüyorlar diye; kendisi, ülkesi ve ailesi için adalet isteyenleri, hak arayanları yok sayması, hatta yok olmalarını istemeleri sebebiyle başlatılan cadı avı ve intikam alma yarışı, maalesef OHAL’in üstünden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen devam etmektedir. Bugün KHK ile haksız yere işsiz bırakılan, hedef alınan ve hedef gösterilmeye çalışılan, itibarları ile oynanan on binlerce insanın ahı, AKP iktidarının üzerindedir. Mahkemelerin işe dönüş kararlarını uygulamayan, kurulan komisyonları mahkemelerden üstün gören bu anlayışın gözü öylesine kör olmuş ki, insanların mağduriyetini, psikolojisini, aile kurumuna verdiği zararı görmez haldedir. Kendi büyüttüğü, beslediği, devletin tüm imkanlarını emrine sunduğu bir terör örgütüyle, çıkarları çatıştığı için ülkenin geldiği durumdan, kendisi dışında herkesi sorumlu tutan günümüz iktidarının sonu gelmiştir elbette. Ancak KHK ile işlerinden uzaklaştırılan, bilim yuvalarından uzaklaştırılan KHK mağduru sizlerin sorunu, yarını bekleyemeyecek kadar acildir. İşte bu aciliyeti ve sizler için artık bıçağın kemiğe dayandığını bilen Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımızdan Genel Başkan Yardımcılarımıza, İl Örgütlerimizden Milletvekillerimize kadar, tüm organlarımızla sizlerin hakkını aramaya, adaleti sağlamaya çalışıyoruz" dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Taşkın ise, üniversitedeki görevi sırasında ihraç edildiğini hatırlatarak sözlerine başladı. Taşkın, "Ben, barış bildirisine imza attım, hayatım değişti. Biraz adrenalin iyidir ama yaşadığımız süreçler çok fazla heyecan, kaygıların olduğu süreçler oldu. Dozu kaçırmadan kişiselleştirmede fayda vardır. Mesleğimi çok seviyordum. Üstüne para verilen bir hobimi yapıyordum. Hepimiz demokrasinin ekmek kadar su kadar kıymetli olduğunu kavradık. Türkiye'de milyonlarca insan demokrasiye susadı ve bu iktidarı değiştrecektir. Son nefesime kadar mücadele edeceğim. Ben kimseyi düşman olarak tanımlamıyorum. Bana zulüm yağdıranalara ben sadece adaletle yaklaşacağım. Üniversiteden atıldığımda da bunu söyledim, şimdi de söylüyorum. Çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu görmezden gelerek olmuyor. Bizzat çözmek için fail olmak zorundayız. Demokrasi sabırlı karıncaların rejimidir" dedi.
BU UTANÇTIR!
Taşkın ayrıca, "Dünyada bu tür siyasal tasfiye yok. İran devriminde kendileri kaçan insanlar var. Bu utançtır. Bunun gündeme gelmemesi de utançtır. Sorun var birinin çözmesi gerekiyor demekle olmuyor. Denetlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Hiç kimseye bir şey atfetmeyin, kahramanlaştırmayın. 130 bin kişi işinden atıldı. Toplam etki alanı 2 milyon üzerindedir. Çok kişinin hayatı etkilenmiştir. Bizim 2 tane KHK'lı milletvekilimiz var, ben genel başkan yardımcısıyım. Seçim bildirgemize baktım, lütfen bakın. Arkasında duruyoruz. OHAL Komisyonu anayasal dayanağı olmayan bir komsiyondur. Mahkemelerin üstünde değildir. Böyle bir yapı olmaz. Batı'dakileri oyalamak için yapılmış bir yapı. 11 bin dosya var. Barış akademisyenlerin dosyaları en sona bırakılıyor. Siyasal rüzgara bakılarak karar verilecek. Böyle bir şey hukukta var mı? Karara özellikle yazmışlar. OHAL Komisyonu nasıl karar veriyor? Zar, kemik atarak da karar verebilirdi. Devletin, MİT'in bilmediğini o vatandaşın bildiğini varsayarak ceza verilir mi? Gecikmiş adalet adalet değildir. En büyük eziyet ayrımcılığa maruz kalmak değil, belirsizlik. Ben kendimi siyasette buldum ama mağdurluğu hissediyorum" diye konuştu.
Taşkın, "Göreve iade edildim diyelim. Eski kurumuma dönemiyorum. İade edilenler sanki cennete gidiyor gibi bir durum yok. Türkiye'nin yaşadığı bu süreçlerden ders çıkaralım. Türkiye'yi düze çıkaralım, yozlaşmadan, asgari müştereklerde bir araya gelelim" ifadelerini kullandı.