Ilıca sahilinde yer alan ve 1999’a kadar aralıksız hizmet veren otel, yapılan restorasyonun ardından 15 Haziran 2021 itibariyle kapılarını tekrar açtı.
Misafirlerin ve çalışanların güvenliğini temin etmek adına gerekli bütün COVID-19 önlemlerinin alınmış olduğu Rasim Palas’ın konforlu ve şık bir şekilde dekore edilmiş standart ve süit odalarında tüm yıl boyunca konaklayabilir, deniz manzaralı odaları tercih ederek sabahları Ege Denizi’nin maviliklerine “Günaydın” diyebilirsiniz.
Rasim Palas, ayrıca bünyesindeki Spa’da hizmet veren Uzakdoğulu terapistleri ile masaj ve Türk hamamı uygulamalarının yanı sıra, sauna ve jakuzi havuzu seçenekleriyle de sizleri arındırıcı bir yolculuğa davet ediyor.
Ege’nin nefes kesen güzelliklerinin, lezzetlerinin ve Rasim Palas’ın tarihi boyunca biriktirdiği anıların tatiliniz süresince hayat bulmasına tanık olun.
Rasim Palas’ın Hikayesi
1870 yılında Mora Yenişehir’de doğduğu tahmin edilen Rasim (Lenger) Bey, 19. yüzyılın sonlarında genç bir yetişkin olarak İzmir’e göç etti. Yeni yaşamına yanında getirdiği sermayeyle, Basmane Semti’nde otel ve kıraathane işletmeciliği yaparak başladı.
Çeşme-Ilıca’da eski bir taş binaya eklentiler yaparak otelciliğe başlayan, Çeşme eşrafından Karabina Ali Efendi ise, zamanla edindiği dostlarından biri ve meslektaşıdır. Bir sohbet sırasında arkadaşının teklifi üzerine, şimdiki otelin bulunduğu ve bir kısmını denizin aşındırdığı arsayı Defter-i Hakani idaresinden satın alarak üzerine taş bir bina yaptırdı ve 1914 yılında Ilıca’nın 1. Sınıf tek oteli olarak kendi adıyla işletmeye açtı.
Osmanlı’nın en çalkantılı savaş dolu yıllarını ve Yunan istilasını çeşitli sorunlarla geride bıraktıktan sonra, Cumhuriyet’le birlikte, 2. eşi Pakize Hanım’ın da katkılarıyla Rasim Palas Oteli’ni klasik mobilya ve yemek takımlarıyla donatıp arka tarafına bazı eklentiler yaptırarak, devrinin en lüks otellerinden biri durumuna getirdi.
İzmir Suikastından sonra, şehirde kalarak davaya bakan İstiklal Mahkemesini etkilermiş gibi görünmek istemeyen Ulu Önder Atatürk’ün, 30 Haziran – 8 Temmuz 1926 tarihleri arasında Çeşme-Ilıca’da sekiz gün kaldığı bilinen bir gerçektir. Gazi, günlerinin çoğunu Rasim Palas Oteli’nde geçirdi. Konuklarını rahat kabul edebilmesi için üst kattaki balkonlu oda, Cumhurbaşkanı için yeniden düzenlendi. O yıllarda İzmir ekonomisine egemen olan Levanten tüccarların ekonomik sorunlarını ve yöre ileri gelenlerinin yapılmakta olan devrimlere tepkilerini hep bu odada dinledi. Akşamları onuruna verilen danslı yemeklere katıldı.
Kurucu sahip Rasim Bey’in 1951 yılında vefatından sonra otel; aile üyeleri tarafından uzun süre işletildi, mirasçıların çoğalması üzerine 1983 yılında satılmasının ardından 1999 yılına kadar işletmeye devam edildi. 21 yıllık aradan sonra restore edilerek 15 Haziran 2021 tarihinde tekrar hizmet vermeye başladı.
Misafirlerin ve çalışanların güvenliğini temin etmek adına gerekli bütün COVID-19 önlemlerinin alınmış olduğu Rasim Palas’ın konforlu ve şık bir şekilde dekore edilmiş standart ve süit odalarında tüm yıl boyunca konaklayabilir, deniz manzaralı odaları tercih ederek sabahları Ege Denizi’nin maviliklerine “Günaydın” diyebilirsiniz.
Rasim Palas, ayrıca bünyesindeki Spa’da hizmet veren Uzakdoğulu terapistleri ile masaj ve Türk hamamı uygulamalarının yanı sıra, sauna ve jakuzi havuzu seçenekleriyle de sizleri arındırıcı bir yolculuğa davet ediyor.
Ege’nin nefes kesen güzelliklerinin, lezzetlerinin ve Rasim Palas’ın tarihi boyunca biriktirdiği anıların tatiliniz süresince hayat bulmasına tanık olun.
Rasim Palas’ın Hikayesi
1870 yılında Mora Yenişehir’de doğduğu tahmin edilen Rasim (Lenger) Bey, 19. yüzyılın sonlarında genç bir yetişkin olarak İzmir’e göç etti. Yeni yaşamına yanında getirdiği sermayeyle, Basmane Semti’nde otel ve kıraathane işletmeciliği yaparak başladı.
Çeşme-Ilıca’da eski bir taş binaya eklentiler yaparak otelciliğe başlayan, Çeşme eşrafından Karabina Ali Efendi ise, zamanla edindiği dostlarından biri ve meslektaşıdır. Bir sohbet sırasında arkadaşının teklifi üzerine, şimdiki otelin bulunduğu ve bir kısmını denizin aşındırdığı arsayı Defter-i Hakani idaresinden satın alarak üzerine taş bir bina yaptırdı ve 1914 yılında Ilıca’nın 1. Sınıf tek oteli olarak kendi adıyla işletmeye açtı.
Osmanlı’nın en çalkantılı savaş dolu yıllarını ve Yunan istilasını çeşitli sorunlarla geride bıraktıktan sonra, Cumhuriyet’le birlikte, 2. eşi Pakize Hanım’ın da katkılarıyla Rasim Palas Oteli’ni klasik mobilya ve yemek takımlarıyla donatıp arka tarafına bazı eklentiler yaptırarak, devrinin en lüks otellerinden biri durumuna getirdi.
İzmir Suikastından sonra, şehirde kalarak davaya bakan İstiklal Mahkemesini etkilermiş gibi görünmek istemeyen Ulu Önder Atatürk’ün, 30 Haziran – 8 Temmuz 1926 tarihleri arasında Çeşme-Ilıca’da sekiz gün kaldığı bilinen bir gerçektir. Gazi, günlerinin çoğunu Rasim Palas Oteli’nde geçirdi. Konuklarını rahat kabul edebilmesi için üst kattaki balkonlu oda, Cumhurbaşkanı için yeniden düzenlendi. O yıllarda İzmir ekonomisine egemen olan Levanten tüccarların ekonomik sorunlarını ve yöre ileri gelenlerinin yapılmakta olan devrimlere tepkilerini hep bu odada dinledi. Akşamları onuruna verilen danslı yemeklere katıldı.
Kurucu sahip Rasim Bey’in 1951 yılında vefatından sonra otel; aile üyeleri tarafından uzun süre işletildi, mirasçıların çoğalması üzerine 1983 yılında satılmasının ardından 1999 yılına kadar işletmeye devam edildi. 21 yıllık aradan sonra restore edilerek 15 Haziran 2021 tarihinde tekrar hizmet vermeye başladı.