Oktay Güçtekin/ Koronavirüs pandemisi sürecinde Dokuz Eylül Üniversitesi’nde bazı eylemlem gerçekleştiren ve bundan dolayı “Sürgün” edildiği iddia edilen Uğur için İzmir’de sağlık çalışanları sessiz kalmadı. Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan Dokuz Eylül Asistan Hekim İnisiyatifi, Eğitim-Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi, Eğitim-İş, Genel Sağlık-İş, SES İzmir Şubesi, Türkiye Hemşireler Derneği İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası, Tez-Koop İş 2 No’lu Şube, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İzmir Şubesi ortak hazırladıkları basın metnini okudu. Gülselin Uğur’un haksız yere görevinden alınarak başka bir yere gönderildiği vurgulandı. Basın metnin ardından ise açıklamalarda bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Erkan Batmaz ve Günseli Uğur “Sürgün’ü” sert bir dille eleştirdi.
“Bu bir gözdağıdır”
Basın açıklamasının ardından konuşma yapan Günseli Uğur, kendisine uygulanan durumun gözdağı olduğunu söyledi. Uğur “Pandemi sürecinde yaşadığımız bir takım sorunları dile getirmek için bir dizi eylemler düzenledik. Bu süreçte maalesef hastane yönetimini karşımızda göremedik. Ne zaman muhatap alındık. Sarı zarflar gelmeye başladığı zaman… Çeşitli soruşturmalar açılmış durumda. Bunlara ek olarak karakollardan aranıyoruz. Karantina koşullarına bozmakla suçlanıyoruz. Böyle bir suç işlenmemiştir. Bu suçu işlendiği iddia edilen ve karakollara çağrılan sendika yöneticileri, tabip odası yöneticileri olması bir tesadüf değildir. Burada ben sadece bir özneyim. Bunu hepimizi biliyoruz. Burada saldırı bizim sağlık hakkı mücadelemize yapılan bir baskıdır. Sağlık emekçilerine verilmek istenen bir gözdağıdır. Bu Gülseli Uğur’a yapılmış bir saldırı değildir bu direnişi bastırmak için uygulanmış yöntemlerden birisidir. Son dönemde tüm işçi ve memur sendikalarında pek çok sürgün ve kınama cezaların uygulanmıştır. Buda sadece bunlardan birisidir. Bizler mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
“Sonuna kadara yanındayız”
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise Gülseli hemşirenin bu hak arama mücadelesinde sonuna kadar yanlarında olacaklarını söyledi. Çamlı “Sağlık çalışanları bu süreçte arkadaşlarına, akrabalarına, yakınlarına salgın bulaştırma riski taşıdırlar.Başlangıçta sağlıkçıların bu özverili çalışmaları balkonlardan alkışlandı. Sağlık Bakanı sağlıkçıların hakları ödenmez dedi. Bir tane bile pandemi hastası baktılarsa en yüksek performans ücreti ödeneceğini söyledi. Maliye Bakanı bunun için kaynak aktaracağını söyledi. Ancak süreçte bunlar gerçekleşti mi hayır. Bırakın pandemide performans alınmasını, hastanelerin zarar ettiği söylenerek sağlıkçıların temel yan ödemeleri bile yüzde 20’lere varan kesintiler yaşandı. Sağlıkçılar pandemide zaten çok yüksek bir ücret talebinde de bulunmadı. Ancak bu süreçte sağlıkçılar 0 TL performans ücreti almaktadır. Hastanelerin zarar ettiği gerekçesi ile sağlıkçıların ücretlerine göz dikileceğine. Milyon dolarlar harcanarak yapılan şehir hastanelerini konuşalım. Pandemide zor koşullarda yaşıyoruz. Sağlıkçılar olarak hayatımızı tehlikeye atıyoruz. Buna rağmen salgında durmadan devam eden bir şiddet var. Hala birçok yerde sadece maskesini takmasını istediği için şiddete maruz kalan arkadaşlarımız var. Dokuz Eylül’de sabit performans kesintisine karşı İzmir’de sağlık meslek örgütleri bir araya gelerek taleplerini dile getirmek istediler. Başhekimlik bu görüşmeleri kabul etmedi. Bu bir hak arama talebiydi. Ancak bunun geriye dönüşü baskılar, mobingler ve soruşturmalar ile oldu. Buradan bir kez daha söylüyoruz ki baskılar mobignler bizleri yıldıramayacaktır. Gülseli hemşire yalnız değildir. İzmir Tabip Odası Gülseli hemşirenin mücadelesinde sonuna kadar yanında olacaktır. Birleşe birleşe kazanacağız” ifadelerini kullandı.
“Erkan Batmaz”
SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Erkan Batmaz ise sağlık çalışanlarının bu süreçte hiçbir karşılık beklemeden halk sağlığı için çalıştığını söyledi. Batmaz “Sağlık çalışanları hastanenin kalbidir. Siz eğer sağlık çalışanlarını sökerseniz sistem yürümez ve sağlık çöker. Sağlık çökmesin istiyorsanız Gülselin hemşireyi görevine geri verin. Bizler pandemi sürecinde de , öncesinde ve şuanda şunu biliyoruz ki. Hiçbir karşılık beklemeden sadece halk sağlığı için mücadele ediyoruz. Ancak bizler sağlık emekçilerine yapılanlara karşın onların haklarını savunmaktayız. Biz sendikalarız, bizleri sürgünlerle yıpratamazsınız. Sağlık işçileri dostlarımız, diğer sendika arkadaşlarımız, Tabip Odası burada. Yani bir ekibin parçasıyız ve bu ekibi bölmeye çalışlanlara sesleniyor. Eğer sağlıkta şiddete ve sağlıkta sürgüne hayır demezsek bugün kovid ile mücadele artık sonç alınamaz hale gelecektir. Kovid ile mücadelede bugün başarılı olunduğunu düşünüyorsan, sağlık çalışanlarının bundaki payı çok büyüktür. Bizi kahraman ilan edenlere, hakkımız yok görenlere sadece bir alkışla bizleri geçiştirenlere son sözümüz “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” olsun” diye konuştu.
Dokuz Eylül Asistan Hekim İnisiyatifi, Eğitim-Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi, Eğitim-İş, Genel Sağlık-İş, SES İzmir Şubesi, Türkiye Hemşireler Derneği İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası, Tez-Koop İş 2 No’lu Şube, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İzmir Şubesi’nin ortaklaşa hazırladığı basın açıklaması şu şekilde;
“Baskıya boyun eğmeyerek çalışmalarımıza devam ettik”
“Salgının en başından beri olduğu gibi bir yandan salgının en sağlıklı şekilde atlatılması ve bunun için gerekli tüm tedbirlerin uygulanması için mücadele ederken, bir yandan da kendi sağlığımız için, haklarımız için ve emeğimiz için mücadele ediyoruz.
İlimizde de sağlık emekçilerinin yaşamış oldukları sorunlar için sendikalar ve meslek örgütleri olarak birçok şekilde mücadele yöntemlerini kullandık. Pandemi başladığında alınması gereken önlemleri ve sağlık emekçilerinin taleplerini ilgili kurumlarla paylaştık. Cumhurbaşkanlığı genelgeleri ile sağlık çalışanlarının mağdur edilmeyeceği ve haklarının ödeneceği söylendi. Tüm sağlık çalışanlarına 3 ay süreyle yüzde yüz performans ödeneceği söylendi. Biz o gün de performans değil temel ücretlerimizin insanca yaşanacak bir düzeye çekilmesini talep ettik. İlk 3 aylık sürede de verilen sözler tutulmadı ve birçok eşitsizlikle karşı karşıya kaldık. Performans sistemine göre yapılan ödemeler pandemi sürecinde de büyük bir özveri ile çalışan sağlık emekçileri arasında eşitsizliklere ve huzursuzluklara neden oldu. Haziran 2020 tarihinde normal olmayan bir şekilde normalleşme adımları ile birlikte sağlık çalışanlarının ücretlerindeki adaletsizlikler artarak devam etti. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde pandemi öncesinde çalışanlara yapılan ödemelerde yüzde yirmi kesintiye gidildi. Bu nedenle sağlık emekçileri olarak hep birlikte haklarımız için mücadeleye başladık. Başhekimlik sorunların çözümü için bir şey yapmak bir yana emekçilerin sorunlarını bile dinlemek istemedi. Defalarca görüşme talebinde bulunmamıza rağmen görüşme taleplerimize karşılık vermedi. Hastane başhekimliği bu süre boyunca çalışanları muhatap alıp taleplerini dinlemek yerine tüm baskıcı yöntemleri kullanarak eylemi sonlandırmaya çalışmıştır. Fakat hastanede çalışan sağlık emekçileri baskıya boyun eğmeyerek mücadeleye devam etti.”
“Hukuksal olarak başvurumuzu gerçekleştirdik”
“Kamuoyu önünde zor duruma düşen hastane idaresi, yaşanan sorunları çözmek, diyalog kurmak yerine hakkını arayan emekçilere soruşturmalar başlatarak, sağlık emekçilerindeki huzursuzluğu arttırmıştır. Sendikaların üyelerine yönelik sendikal ve Anayasal haklarını kullanmalarından kaynaklı olarak tehditlerde bulunulmuştur. Soruşturmanın gerekçesinin dahi gerçekle bağdaşmadığının yanında, izinde olan sağlık emekçilerine eyleme katıldıkları için görev yerini terk etmekten kaynaklı soruşturma başlatması durumu özetlemektedir.
Akabinde 29 Haziran tarihli ve 2020/82 karar No’lu İzmir İl Hıfzısıhha Kurulu toplantısı ile, İzmir’de sağlık kurumlarında her türlü toplantı gösteri, eylem ve etkinliklerin yapılmaması yönünde karar alındığı duyuruldu.
Bugün de yaptığımız bu eylem rektörlük önünde planlanmasına rağmen yine bu karara dayanarak yasaklanmıştır. İzmir İl Hıfzısıhha Kuruluna şunu sormak gerekiyor, salgın sadece emekçiler haklarını ararken mi tehlikeli? Resmi törenlerde Konak Meydanı binlerce kişi ile dolup taşarken neredeydiniz?
Şunu da belirtelim ki tüm fabrikalar çalışırken emekçiler salgına karşı kaderine terk edilirken kurul tarafından alınan karar hukuksuzdur ve hukuksal olarakta iptal edilmesi için gerekli başvuruları yapmış bulunmaktayız.”
“Gülseli Uğur onurumuzdur”
“Sağlık emekçilerinin başta Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde olmak üzere tüm sağlık kurumlarında geliştirdiği hak mücadelesi kurul kararları ile engellenemez. Bize yönelik yapılan bu saldırılar bizi geri püskürtmeye değil, daha fazla mücadeleye motive etmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi SES işyeri temsilcisi GÜNSELİ UĞUR üç hafta süren eylemselliğin örgütlenmesinde en önde yer alarak eylemin öncülerinden olmuştur. Eylemlerden rahatsız olan başhekimliğin Günseli UĞUR’u 6 ay süreyle aile hekimliğine görevlendirme adı altında sürgün edilmiştir. 15 yıldır Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin değişik birimlerinde özveri ile görevini yapmış sağlık emekçisi bir Hemşiredir.
Sendika işyeri temsilcisinin başlıca görevi çalışanların sorunlarını dile getirmesi, bunları gerekli mercilerle paylaşmasıdır. Yine bir sağlık emekçisi olarak halk sağlığı için hem de emekçilerin hakları için üzerine düşen görevini tam olarak yapmıştır. Günseli UĞUR bir sağlık emekçisi olarak onurumuzdur”
“Sağlık ekip işidir”
“Görevlendirme adı altında, salgının erken gevşetilen kurallar nedeniyle sönümlenmeden yeniden daha da hızlı yayılmaya başlamış olduğu bu dönemde, bunu normal bir görevlendirme olarak düşünmemiz olanaksızdır. Hastanelerde bu kadar hemşire açığı varken, sağlıkçılarda tükenmişlik zirvede iken geçici görevle hastanelerden personel çekilmesi kabul edilir bir görevlendirme değildir.
Buradan sesleniyoruz, Pandemi ile mücadelenin en önündeki sağlık emekçilerine kulak verin. Hakkını arayan sağlık emekçilerini cezalandırmak kabul edilebilir değil. Bir an önce bu hukuksuz işlemden vazgeçilerek, sürgün kararı durdurulmalıdır. Bu kararlar sağlık emekçilerinin iş barışını ve huzurunu bozarak Pandemiyle mücadeleyi sekteye uğratmaktadır.
SAĞLIK EKİP İŞİDİR! Aylardır Pandemi ile mücadelede özveri ile insanüstü bir çaba gösteren ve artık tükenmişlik yaşayan sağlık emekçilerinin motivasyonunu olumsuz etkileyen tüm uygulamalardan vazgeçip taleplerini karşılayın. Sağlıkçılara baskıyı, sürgünü durdurun! Sorunlarına kulak verin. Özlük haklarını verin. Yetersiz personelle çalışmaya dur deyin. Kadrolu güvenceli istihdam sağlayın.
Tekrar ediyoruz Günseli UĞUR SES işyeri temsilcisidir ve yapılan bu sürgün işlemi hukuksuzdur. Bu hukuksuz işlem geri çekilene kadar mücadelemizi daha da yükselteceğiz.”
“Bu bir gözdağıdır”
Basın açıklamasının ardından konuşma yapan Günseli Uğur, kendisine uygulanan durumun gözdağı olduğunu söyledi. Uğur “Pandemi sürecinde yaşadığımız bir takım sorunları dile getirmek için bir dizi eylemler düzenledik. Bu süreçte maalesef hastane yönetimini karşımızda göremedik. Ne zaman muhatap alındık. Sarı zarflar gelmeye başladığı zaman… Çeşitli soruşturmalar açılmış durumda. Bunlara ek olarak karakollardan aranıyoruz. Karantina koşullarına bozmakla suçlanıyoruz. Böyle bir suç işlenmemiştir. Bu suçu işlendiği iddia edilen ve karakollara çağrılan sendika yöneticileri, tabip odası yöneticileri olması bir tesadüf değildir. Burada ben sadece bir özneyim. Bunu hepimizi biliyoruz. Burada saldırı bizim sağlık hakkı mücadelemize yapılan bir baskıdır. Sağlık emekçilerine verilmek istenen bir gözdağıdır. Bu Gülseli Uğur’a yapılmış bir saldırı değildir bu direnişi bastırmak için uygulanmış yöntemlerden birisidir. Son dönemde tüm işçi ve memur sendikalarında pek çok sürgün ve kınama cezaların uygulanmıştır. Buda sadece bunlardan birisidir. Bizler mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
“Sonuna kadara yanındayız”
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise Gülseli hemşirenin bu hak arama mücadelesinde sonuna kadar yanlarında olacaklarını söyledi. Çamlı “Sağlık çalışanları bu süreçte arkadaşlarına, akrabalarına, yakınlarına salgın bulaştırma riski taşıdırlar.Başlangıçta sağlıkçıların bu özverili çalışmaları balkonlardan alkışlandı. Sağlık Bakanı sağlıkçıların hakları ödenmez dedi. Bir tane bile pandemi hastası baktılarsa en yüksek performans ücreti ödeneceğini söyledi. Maliye Bakanı bunun için kaynak aktaracağını söyledi. Ancak süreçte bunlar gerçekleşti mi hayır. Bırakın pandemide performans alınmasını, hastanelerin zarar ettiği söylenerek sağlıkçıların temel yan ödemeleri bile yüzde 20’lere varan kesintiler yaşandı. Sağlıkçılar pandemide zaten çok yüksek bir ücret talebinde de bulunmadı. Ancak bu süreçte sağlıkçılar 0 TL performans ücreti almaktadır. Hastanelerin zarar ettiği gerekçesi ile sağlıkçıların ücretlerine göz dikileceğine. Milyon dolarlar harcanarak yapılan şehir hastanelerini konuşalım. Pandemide zor koşullarda yaşıyoruz. Sağlıkçılar olarak hayatımızı tehlikeye atıyoruz. Buna rağmen salgında durmadan devam eden bir şiddet var. Hala birçok yerde sadece maskesini takmasını istediği için şiddete maruz kalan arkadaşlarımız var. Dokuz Eylül’de sabit performans kesintisine karşı İzmir’de sağlık meslek örgütleri bir araya gelerek taleplerini dile getirmek istediler. Başhekimlik bu görüşmeleri kabul etmedi. Bu bir hak arama talebiydi. Ancak bunun geriye dönüşü baskılar, mobingler ve soruşturmalar ile oldu. Buradan bir kez daha söylüyoruz ki baskılar mobignler bizleri yıldıramayacaktır. Gülseli hemşire yalnız değildir. İzmir Tabip Odası Gülseli hemşirenin mücadelesinde sonuna kadar yanında olacaktır. Birleşe birleşe kazanacağız” ifadelerini kullandı.
“Erkan Batmaz”
SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Erkan Batmaz ise sağlık çalışanlarının bu süreçte hiçbir karşılık beklemeden halk sağlığı için çalıştığını söyledi. Batmaz “Sağlık çalışanları hastanenin kalbidir. Siz eğer sağlık çalışanlarını sökerseniz sistem yürümez ve sağlık çöker. Sağlık çökmesin istiyorsanız Gülselin hemşireyi görevine geri verin. Bizler pandemi sürecinde de , öncesinde ve şuanda şunu biliyoruz ki. Hiçbir karşılık beklemeden sadece halk sağlığı için mücadele ediyoruz. Ancak bizler sağlık emekçilerine yapılanlara karşın onların haklarını savunmaktayız. Biz sendikalarız, bizleri sürgünlerle yıpratamazsınız. Sağlık işçileri dostlarımız, diğer sendika arkadaşlarımız, Tabip Odası burada. Yani bir ekibin parçasıyız ve bu ekibi bölmeye çalışlanlara sesleniyor. Eğer sağlıkta şiddete ve sağlıkta sürgüne hayır demezsek bugün kovid ile mücadele artık sonç alınamaz hale gelecektir. Kovid ile mücadelede bugün başarılı olunduğunu düşünüyorsan, sağlık çalışanlarının bundaki payı çok büyüktür. Bizi kahraman ilan edenlere, hakkımız yok görenlere sadece bir alkışla bizleri geçiştirenlere son sözümüz “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” olsun” diye konuştu.
Dokuz Eylül Asistan Hekim İnisiyatifi, Eğitim-Sen 3 No’lu Üniversiteler Şubesi, Eğitim-İş, Genel Sağlık-İş, SES İzmir Şubesi, Türkiye Hemşireler Derneği İzmir Şubesi, İzmir Tabip Odası, Tez-Koop İş 2 No’lu Şube, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İzmir Şubesi’nin ortaklaşa hazırladığı basın açıklaması şu şekilde;
“Baskıya boyun eğmeyerek çalışmalarımıza devam ettik”
“Salgının en başından beri olduğu gibi bir yandan salgının en sağlıklı şekilde atlatılması ve bunun için gerekli tüm tedbirlerin uygulanması için mücadele ederken, bir yandan da kendi sağlığımız için, haklarımız için ve emeğimiz için mücadele ediyoruz.
İlimizde de sağlık emekçilerinin yaşamış oldukları sorunlar için sendikalar ve meslek örgütleri olarak birçok şekilde mücadele yöntemlerini kullandık. Pandemi başladığında alınması gereken önlemleri ve sağlık emekçilerinin taleplerini ilgili kurumlarla paylaştık. Cumhurbaşkanlığı genelgeleri ile sağlık çalışanlarının mağdur edilmeyeceği ve haklarının ödeneceği söylendi. Tüm sağlık çalışanlarına 3 ay süreyle yüzde yüz performans ödeneceği söylendi. Biz o gün de performans değil temel ücretlerimizin insanca yaşanacak bir düzeye çekilmesini talep ettik. İlk 3 aylık sürede de verilen sözler tutulmadı ve birçok eşitsizlikle karşı karşıya kaldık. Performans sistemine göre yapılan ödemeler pandemi sürecinde de büyük bir özveri ile çalışan sağlık emekçileri arasında eşitsizliklere ve huzursuzluklara neden oldu. Haziran 2020 tarihinde normal olmayan bir şekilde normalleşme adımları ile birlikte sağlık çalışanlarının ücretlerindeki adaletsizlikler artarak devam etti. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde pandemi öncesinde çalışanlara yapılan ödemelerde yüzde yirmi kesintiye gidildi. Bu nedenle sağlık emekçileri olarak hep birlikte haklarımız için mücadeleye başladık. Başhekimlik sorunların çözümü için bir şey yapmak bir yana emekçilerin sorunlarını bile dinlemek istemedi. Defalarca görüşme talebinde bulunmamıza rağmen görüşme taleplerimize karşılık vermedi. Hastane başhekimliği bu süre boyunca çalışanları muhatap alıp taleplerini dinlemek yerine tüm baskıcı yöntemleri kullanarak eylemi sonlandırmaya çalışmıştır. Fakat hastanede çalışan sağlık emekçileri baskıya boyun eğmeyerek mücadeleye devam etti.”
“Hukuksal olarak başvurumuzu gerçekleştirdik”
“Kamuoyu önünde zor duruma düşen hastane idaresi, yaşanan sorunları çözmek, diyalog kurmak yerine hakkını arayan emekçilere soruşturmalar başlatarak, sağlık emekçilerindeki huzursuzluğu arttırmıştır. Sendikaların üyelerine yönelik sendikal ve Anayasal haklarını kullanmalarından kaynaklı olarak tehditlerde bulunulmuştur. Soruşturmanın gerekçesinin dahi gerçekle bağdaşmadığının yanında, izinde olan sağlık emekçilerine eyleme katıldıkları için görev yerini terk etmekten kaynaklı soruşturma başlatması durumu özetlemektedir.
Akabinde 29 Haziran tarihli ve 2020/82 karar No’lu İzmir İl Hıfzısıhha Kurulu toplantısı ile, İzmir’de sağlık kurumlarında her türlü toplantı gösteri, eylem ve etkinliklerin yapılmaması yönünde karar alındığı duyuruldu.
Bugün de yaptığımız bu eylem rektörlük önünde planlanmasına rağmen yine bu karara dayanarak yasaklanmıştır. İzmir İl Hıfzısıhha Kuruluna şunu sormak gerekiyor, salgın sadece emekçiler haklarını ararken mi tehlikeli? Resmi törenlerde Konak Meydanı binlerce kişi ile dolup taşarken neredeydiniz?
Şunu da belirtelim ki tüm fabrikalar çalışırken emekçiler salgına karşı kaderine terk edilirken kurul tarafından alınan karar hukuksuzdur ve hukuksal olarakta iptal edilmesi için gerekli başvuruları yapmış bulunmaktayız.”
“Gülseli Uğur onurumuzdur”
“Sağlık emekçilerinin başta Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde olmak üzere tüm sağlık kurumlarında geliştirdiği hak mücadelesi kurul kararları ile engellenemez. Bize yönelik yapılan bu saldırılar bizi geri püskürtmeye değil, daha fazla mücadeleye motive etmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi SES işyeri temsilcisi GÜNSELİ UĞUR üç hafta süren eylemselliğin örgütlenmesinde en önde yer alarak eylemin öncülerinden olmuştur. Eylemlerden rahatsız olan başhekimliğin Günseli UĞUR’u 6 ay süreyle aile hekimliğine görevlendirme adı altında sürgün edilmiştir. 15 yıldır Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin değişik birimlerinde özveri ile görevini yapmış sağlık emekçisi bir Hemşiredir.
Sendika işyeri temsilcisinin başlıca görevi çalışanların sorunlarını dile getirmesi, bunları gerekli mercilerle paylaşmasıdır. Yine bir sağlık emekçisi olarak halk sağlığı için hem de emekçilerin hakları için üzerine düşen görevini tam olarak yapmıştır. Günseli UĞUR bir sağlık emekçisi olarak onurumuzdur”
“Sağlık ekip işidir”
“Görevlendirme adı altında, salgının erken gevşetilen kurallar nedeniyle sönümlenmeden yeniden daha da hızlı yayılmaya başlamış olduğu bu dönemde, bunu normal bir görevlendirme olarak düşünmemiz olanaksızdır. Hastanelerde bu kadar hemşire açığı varken, sağlıkçılarda tükenmişlik zirvede iken geçici görevle hastanelerden personel çekilmesi kabul edilir bir görevlendirme değildir.
Buradan sesleniyoruz, Pandemi ile mücadelenin en önündeki sağlık emekçilerine kulak verin. Hakkını arayan sağlık emekçilerini cezalandırmak kabul edilebilir değil. Bir an önce bu hukuksuz işlemden vazgeçilerek, sürgün kararı durdurulmalıdır. Bu kararlar sağlık emekçilerinin iş barışını ve huzurunu bozarak Pandemiyle mücadeleyi sekteye uğratmaktadır.
SAĞLIK EKİP İŞİDİR! Aylardır Pandemi ile mücadelede özveri ile insanüstü bir çaba gösteren ve artık tükenmişlik yaşayan sağlık emekçilerinin motivasyonunu olumsuz etkileyen tüm uygulamalardan vazgeçip taleplerini karşılayın. Sağlıkçılara baskıyı, sürgünü durdurun! Sorunlarına kulak verin. Özlük haklarını verin. Yetersiz personelle çalışmaya dur deyin. Kadrolu güvenceli istihdam sağlayın.
Tekrar ediyoruz Günseli UĞUR SES işyeri temsilcisidir ve yapılan bu sürgün işlemi hukuksuzdur. Bu hukuksuz işlem geri çekilene kadar mücadelemizi daha da yükselteceğiz.”