Paltomu giydim. Mutfağa girdim, fırının saati 13.25’i gösteriyordu. Çizmelerimi zaten giymiştim. Vestiyerden çantamı aldım. Evin sokak kapısından çıkarken Özge’ye “Hoşça kal, kapıyı kimseye açma” dedim. Merdivenlerden hızla yukarı ve apartman kapısından dışarı çıktım. Yan apartmandan komşumuz İbrahim Bey arabasını yıkıyordu. Selamlaştık. Fakat kapının tam kapanmadığını fark ettim. Geri dönüp kapıyı çektim. Özge evde yalnızdı çünkü. Kapıyı çekerken sağ tarafımda gözümün ucuyla beyaz bir arabanın geçtiğini gördüm, döndüm, bir adım attım…
Büyük bir patlama oldu!
Bir adım daha attım. Bir patlama daha!
Geriye, eve doğru bir adım attım. Bir patlama daha!
Yer ayağımın altında üç kere sarsıldı.” 24 Ocak 1993, Pazar
Gürdal Mumcu eşi, yoldaşı “İçimden Geçen Zaman’ kitabında böyle anlatır o günü. Türkiye yakın tarihinin en önemli suikastlarından biridir Uğur Mumcu suikastı. Bir gazeteci mi, düşün insanı mı, yoksa kendi tanımlamasıyla "Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Benantiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.”
Şüphesiz hepsi. Bugün bile geçerliliğini koruyan yazı, öngörü ve araştırma sonuçlarından ne kadar aydın ve düşün insanı olduğunu anlamak mümkün. Günümüzde sayıları gittikçe azalan gerçek gazeteciler için Uğur Mumcu bir nevi mesleki başöğretmendir. Yazılarındaki akıcılık, vurgu ve sadelik bir tarafa gerçek gazeteciliğin araştırmacı gazetecilik olduğunu bilirler.
Gerçek devletçi devlet adamları bir elin parmağını geçmeyecek kadar da olsa halen var ve onlar içinde Uğur Mumcu’nun antiemperyalist tavrı ve duruşu halen takdir edilmekte ve saygıyla anılmaya devam etmektedir.
Gelgelelim; yakın Türkiye tarihi Uğur Mumcu gibi pek çok gazeteci ve demokrasi şehidi mezarlığıdır. Kaçınılmaz sonun ışığında aydınlatılamamış suikast girişimlerinden kimler yok ki? Sabahattin Ali’den, Ahmet Taner Kışlalı’ya , Musa Anter’den Abdi İpekçi’ye , Ümit Kaftancıoğlu’ndan daha geçen hafta andığımız HrantDink’e kadar pek çok gazeteci ve aydınımızı göz göre göre yitirdik. Şimdi bizlere anma ve emanet ettikleri fikir, yazı ve kitaplarından günü ve ülkenin geleceğini anlamlandırma kaldı.
Peki anlamak mı gerekiyor Uğur Mumcu’yu anmak mı derseniz şüphesiz anlamak derim. Siyasal Bilimler okurken hayranlığım hep şu cümlesine oldu “ bu ülkenin hiçbir zaman A , B , C planı olmamıştır. Bu ülkenin hep ABD Planı olmuştur.” Bugün dış politikada yapılan yanlışlar, çok değil beş yıl öncesine dek yaşanan darbe girişiminin nedenlerini yllar öncesi sıralamış ve yazmış bu düşün insanını anmak sırf bu sebeplerden bile yetmez. Anlamak ve anlamlı kılmak gerekir.
Belki hiçbir zaman aydınlatılamayacak olan bu suikaste dair bile şu cümlesi ve anısına saygıyla diyorum "Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."
aKaynak : Gürdal Mumcu / İçimden Geçen Zaman –um:ag yayınları